"Daha Yeni Başlıyoruz"

17 0 0
                                    

Bölüm şarkısı:Ruelle:Game of Survival(baştan itibaren)

(Ateş)
Soğuğun ortasında kalmış gibi titriyordum.
Vücudumdaki her bir bezden ter fışkırıyordu,sudan az önce çıkmışçasına ıpıslaktım.Dişlerim takırdarken yumruklarımı sıktım ve titrememle savaşmak adına kafamı hızlıca iki yana salladım.
Küçük,değersiz bir nefes aldım ve hemen verdim.Birkaç saniye içinde kafamın içindeki çarklar yine dönmeye başladı.
Ellerimi bayağı bayağı kirletmeden bu işten sıyrılmama imkan yoktu.
Ceketimin cebindeki telefona uzandım.Başparmağımın ucundaki kan dokunmatik ekrana bulaştı,umursamadım.
"Oktay" aranıyor...
Bana bir ömür gibi gelen dakikanın sonunda Oktay telefonu açabildi.
"Neredesin abicim ya?" Sesi sakindi.
"O-Oktay.."
"Efendim?"
"Acilen buraya gel."
"Ne oluyor?"
"Soru sorma,gel tuvaletlerin oraya işte." Dedim ve telefonu suratına kapattım.
Afitap'ın yanına çöktüm.
Güzel yeşil gözleri camlaşmış ve ruhsuzlaşmıştı.Ölü gözleriyle beni izliyordu sanki.Uzanıp gözlerini kapatacak cesareti bile bulamıyordum kendimde.Yanıma gelen Oktay'ın haykırışını duyup kafamı kaldırana kadar başımı ellerimin arasına gömdüm.
"Ne ol..NE OLUYOR LAN?!"
Sessiz kaldım.
"Ne yaptın sen Ateş?Ne yaptın abicim sen?!"
"Kazaydı." Dedim toz gibi incecik,kısık bir sesle.
Bir saniyeliğine durdu ve dudaklarını birbirine bastırdı."Buna kimse inanmaz."
Gözlerinin içine baktım."Ben ne yapacağım?"
Derin bir nefes alıp verdi."Sakin ol.Halledeceğiz.Ama bana güvenmen gerekiyor ve ne diyorsam onu yapman."
Onu bu kadar soğukkanlı gördüğümü hiç hatırlamıyordum.Basitçe "Tamam." Dedim.
"Git arabanı getir." Dedi."Sessizce yap."
Kalkıp yürümeye başladım.Yürüyebilmek benim için çok şaşırtıcıydı.Arka bahçeyi terk ederken gördüğüm son şey Oktay'ın cesedin yanına diz çökmesi oldu.
Düğünün içine bakmaya gerek bile görmedim.Dışarı taşan müzik ile harmanlanmış kuru gürültüye bakacak olursak herkesin kafası güzel demekti.
Diğerleriyle birlikte ön bahçeye park edilmiş arabama binip arka bahçeye kadar sürdüm.Tam tahmin ettiğim gibi kimse sorgulamadı.
Arka bahçede Orkun'u onunla beklerken buldum.Geldiğimi görünce kadını hiç zorlanmadan kucağına alıp ayağa kalktı.
Otomatik olarak bagajı açtım fakat beni durdurdu.
"Hayır." Dedi ve kucağında kadını tuttuğu halde kafasıyla arka kapıyı işaret etti.
Dediğini yaptım.Sonra da koltuğu kaldırmamı söyledi.
Koltuğu bagaja doğru ittirerek kaldırınca bir boşluk çıkmıştı ortaya.Adam kadını cenin pozisyonunda boşluğa yatırdı ve kol bacaklarını eklemlerinden kıvırarak minimum yer kaplamasını sağladı.
"Ekstra tişörtün falan var mı?"
Vardı.Onu ve ilkyardım çantamdaki şişelenmiş suyu kullanarak çimenlerin üzerindeki kanı temizledi.Üzerindeki kurumuş kandan kurtulamayan bazı otları da yolup kanlı tişörte sardı.Sonra da tişörtü ön koltuğun altına gizledi.Hemen peşine de arabanın içini işaret etti.
"Atla öne.Ben kullanacağım.Üçümüzün güvende olabileceği bir yer var mı bildiğin?"
Bunları sorarken villayı terk etmiş,ana yola sapmıştık bile.
"T-Tarlabaşı'nda eski bir apartman dairesi var,boş.Birkaç yıl önce gitmiştim en son.Babam orada mı ne yaşıyormuş gençken,varlığını çoktan unutmuşlardır."
"Mükemmel.Önce cesetten kurtulmamız lazım."
"Nasıl?"
"Merak etme,halledeceğiz.Önce biraz alışveriş yapmamız lazım a..Hassiktir."
Baktığı yöne baktığımda trafik polisinin sağa çekmemiz yönünde işaret verdiğini gördüm.Hız limitini aştığımızı fark etmek için artık çok geçti.
Hassiktir.
Biz durduktan sonra polis memuru ifadesiz bir yüzle yanımıza geldi.Pek iyi uyumadığını söylemek mümkündü.
"İyi akşamlar beyler.Nereye yetişeceksiniz böyle?"
Oktay sözü aldı."Bir düğünden çıktık da memur bey,ötekine yetişmemiz lazım." Dedi ve gülümsedi.
"Görüyorum.Alkol testi yapsak sıkıntı olur mu?"
"Olmaz elbette."
"Güzel.Adem,bagajı bir kontrol ediver oğlum."
Adem arabanın arkasına geçerken Oktay'ın nasıl bir deha,ve deli, olduğunu düşünüyordum.Bana kalsa oyun çoktan bitmişti.
"Evraklarınızı görebilir miyim?"
Eh,şimdi sıçtık.Herkes gibi ehliyetini o da arabasında tutuyordur diye düşünürken elini cebine atıp ehliyetini çıkardı.Ona inanamıyordum.Tam bir hayat kurtarıcıydı.
Bu arada Adem komiserinin yanına geldi."Temiz abi."
Polis memuru bize hızlı bir ceza yazdı."Bir dahakine dikkat edin evlat,İstanbul burası,trafik kazası gırla."
Oktay gülümsedi."Oluruz abi."

Gecenin o saati açık Koçtaş bulmamız mucize gibi bir şeydi."Nakit paran var mı?" Diye sordu Oktay arabayı süpermarketin bahçesine park ederken."Kredi kartı olmaz,izini sürerler."
En yakın arkadaşımın emirlerine uymaya devam ederken "Yok." Dedim ve kaportadaki cüzdanımı aldım."Şuradaki ATM'den para çekebiliriz."
Doğal olarak sıra yoktu.Parayı hızlıca çekip marketin içine girdik.
Saat gecenin biriydi.
İçerideki tek çalışan da yarı uyuklar vaziyetteydi.Bakınmaya başladık.
Issız bir yerdeki marketin etrafta tekel bulunmadığı için bu saatte açık durduğunu tahmin ettim.Marketin müdürü içki satıp 3 kuruş kar etmek için gece vardiyasına kalacak eleman ayarlamış olacaktı.
Bir cinayeti örtbas etmek için işinize yarayacak her şeyi bulabileceğiniz bir yerdi.
Kısa sürede küçük bir balta,dikiş seti,benim kadar bir oyuncak ayı,hani kızlara sevgililer gününde alınanlardan,hidroklorik asit,temizleyici ve zımparayı kasadan geçirdik.
Gayet normal bir alışveriş listesi.
Kız bize dik dik baktı,fakat bir şey söylemedi.Sessizlik içinde işini sürdürürken dilinin ucuna kadar gelen soruyu tahmin etmek zor değildi;"Tüm bunlarla ne yapacaksınız?"
Ama müşteri ehhemmiyetiydi.
Kız kasadan geçirmeyi,biz de poşetlemeyi bititrdik.Nakitle ödemeyi yapıp dıları çıktık.Elimizdeki poşetleri bagaja yerleştirirken "Bizden şüphelendi." Diye fısıldadım.
"Evet.Her iddaasına girerim arabanın plakasını da almıştır.İşte tam da bu yüzden.." dedi ve bana döndü."Yarın sabah ilk işin bu arabadan kurtulmak.Yak,ya da sat.Önemli değil.Kurtul ondan yeter."
"Oldu bil." Dedim "Hele şu geceyi bir atlatalım da."
Ona baktım ve dudaklarına yayılan hastalıklı sırıtışı gördüm."Daha yeni başlıyoruz abicim."

ÖrtbasWhere stories live. Discover now