-51-

202 16 14
                                    

Hadu başta hiç hareket etmedi. Dişsiz onu tutmuyordu. Onu tutan yoktu ama o kıpırdayamadı. Dişsiz'den bir tat algıladı. Bu çok garip ve güzel bir tattı. O şey her neyse Hadu'nun uykusunu getirmeye başlıyordu. Acaba uyuması için uyku ilacı mı almıştı? Hadu gözlerini kapadı. Karşılık vermiyordu ama hayır deyip kendini çekmiyordu da. Dişsiz elini Hadu'nun ensesine koydu ve kendine biraz daha bastırdı. Dilinin ucundaki şey hiç bitmiyordu. Dişsiz bir süre sonra ayrıldı. 

Dişsiz: Tadını beğendin mi?

Evet anlamında bir ses çıkardı. Hemen mayışmıştı.

Dişsiz: Güzel. O neydi biliyor musun?

Hayır anlamında bir ses çıkardı.

Dişsiz: ... Kanım.

Hadu: N-ne!?

Dişsiz: Sakin ol... Sıra sende. Kanını istiyorum Hadu.

Hadu: Uzak dur benden!

Dişsiz üstüne çıkıp onu sabitledi ve bıçaklarından birini alıp Hadu'nun boynuna bir çizik attı. Derin değildi ama kan çok yoğun akıyordu. Akan kanı emmeye başladı.

Hadu: Bı-bırak beni!..

Dişsiz onu aldırmadan kanını emiyordu. Kan Hadu'nun boynundan aşağı vücuduna ve çarşafa doğru akıyordu. Hadu elleriyle Dişsiz'in saçlarını tuttu ve çekerek kendinden uzaklaştırdı. Dişsiz ellerini çekip vücuduna doladı. Dişsiz kollarını ona dolarken onun kollarını da içine almıştı. Hadu'nun canı yanmaya başlamıştı ve bu iğrençti.

Hadu: C-canımı yakıyorsun..!

Dişsiz: Umurumda değil.

Önce onun kanını içmişti. Şimdiyse o kanını içiyordu ama bunda bir gariplik vardı. Hadu debelenmeyi kesti. Dişsiz yarayı bırakıp boynunun diğer taraflarına da geçmişti. Hadu'nun göğüsü hızla inip çıkıyordu. Bir süre sonraysa garip bir uyku hali bedenini sardı. Gözleri yavaşça kapandı. Uyumuyordu sadece gözleri kapalıydı. Dişsiz başını boynundan çekti ve Hadu'nun yüzüne baktı. Ağzından hızla nefes alıp veriyordu. Gözleri kapalıydı.Kırmızı ve pembe yanaklarını bir kaç defa öptükten sonra tekrar dudaklarına yapıştı. Dişsiz dudaklarından ayrıldıktan sonra  Hadu'nun vücudunu bıraktı. 

Hadu nefesini yeni toparlayabilmişti. Gözlerini açtı ve ona baktı. Sessizce bakıştılar. Hadu'da net görmeye başlamıştı. Dişsiz'in dudaklarından aşağı akan kanı görüyordu. Çenesinden süzülen kan damlaları kendi üzerine damlıyordu. Yüzü ise ifadesizdi. Serbest kalan ellerini Dişsiz'in  göğüsünün biraz üstüne koydu ve ne olacağını bekledi. O fazla güçlüydü. Ne isterse yapacaktı.

 Dişsiz onun gözlerindeki korkuyu ve yalvarmayı algılıyordu. Korkmasını istemiyordu. Onun yanındayken korkmamalıydı Hadu'nun kanı sevmediğini bilirdi. Onu göğüsüne yasladı ve sarılıp gözlerini kapadı. Hadu'da göğüsü üstündeki ellerini ona yasladı ve gözlerini kapadı. Her ne oluyorsa o artık otelden kaçmaya çalışan Hadu değildi. Neydi bilmiyordu ama eski nefreti yoktu. Hatta ondan nefret edip etmediğini sorgulamaya çalıştı ama o anki duygu seliyle birlikte bunu yapamayacağını anlayıp bıraktı.

Dişsiz hala içindeki aç yamyamın nefes aldığını hissetti. Niye ona kanını içirdi ki? Aslında oda bilmiyordu. Sadece aklına gelmişti. Ama kanın tadını o da sevmişti. Kolları arasında uyuyakalan Hadu'ya baktı. Saçları debelenmesiyle dağılmıştı. Umursamadı daha doğrusu umursamamaya çalıştı çünkü öyle olunca çok daha çekici görünüyordu. Uyuyamıyordu. Garip bir heyecan dalgası zihnini sarıyordu. Hadu neden onu itmemişti? Niye onu öpmesine izin vermişti? Niye ona sokulup uyuyordu? Niye ona bunları yaparken bazı şeylerin bitmesine rağmen çok büyük bir zevk hissetmişti? Galiba hala bir birlerini seviyorlardı. Hadu her ne kadar seni yine sevemem dese de hala onu sevdiğini hissediyordu.

Ejderhanı nasıl eğitirsin - Ejderin Diğer yüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin