-62-

265 16 108
                                    

Hadu: Sana güveniyorum.

Bir süre kıpırdamadan durdular. Ayrıldıklarında Hadu'nun yüzünde durgun bir ifade vardı. Dişsiz başını onun göz hizasına eğip onun gözlerine baktı.

Dişsiz: Hey somurtkan prenses.

Hadu: Keşke hep böyle olsa...

Dişsiz: Ney hep böyle olsa?

Hadu: Ben. Keşke hep şuanki gibi rahat ve huzurlu olabilsem...

Dişsiz: Olacaksın ama biraz zaman gerekiyor.

Hadu 'evet' anlamında başını salladı. Sonra biraz durup ekledi.

Hadu: Bu sefer neden bu kadar hızlı oldu bilmiyorum ama yarın sabah eski halimde uyanacağım sanırım.

Dişsiz: Sorun değil.

Hadu: Sorun.

Dişsiz: En azından hepimizle anlaşabildiğini gördün, ön yargını kırdın.

Hadu: Tamam ama ya yine kavga başlatırsam?

Dişsiz: Ben kavgayı engellerim. Zaten sadece bana anlattıklarını tekrar anlatacaksın o kadar.

Hadu: Kavgayı nasıl engelleyeceksin?

Dişsiz'e cevap fırsatı tanımadan kendisi devam etti.

Hadu: Yine beni alttan alıp her şeyi içine atarak..

Dişsiz: Hadu kendine haksızlık ediyorsun belki sadece her şeyi oturup bana anlatacaksın ve biraz konuşup bu konuyu kapatacağız.

Hadu: ...

Dişsiz: Ondan sonra hava almaya şehre inebiliriz. Hem yine binicilerle yakın olursun. Dubhe'yi de bir parka götürebiliriz. Ya da ormanda bir piknik veya baş başa herhangi bir şeyler yaparız.

Hadu: ...

Dişsiz: Hey orada mısın?

Hadu: Tamam ama bana söz vereceksin, bana olan tutumun bu birkaç gün için değişmeyecek, anlaştık mı?

Dişsiz: Söz veriyorum.

Hadu: Bana acımanı ya da bakıcılık yapmanı istemiyorum.

Dişsiz tamam anlamında başını salladı. Uzun bir süre boyunca kendi aralarında sohbet ettiler. Sohbetin konusu daha çok ilgi alanları ve sevdikleri şeylerle alakalıydı. Arada bir Dubhe ve Sally yanlarına gidiyor ve bir şeyler için izin isteyip geri gidiyorlardı.

Saat on ikiyi geçtiğinde Dişsiz Hadu'ya artık yatması gerektiğini söylese de Hadu onu reddetti ve esneye esneye iki saat daha direndi. Dişsiz çok da ısrar edemiyordu çünkü Hadu yarın sabah kendine gelmiş olacaktı ve Hadu'nun bunu istemediğini biliyordu. Yine de saat üçe yaklaştığında onu ne yapıp edip odasına götürdü.

Dişsiz: Yat bakalım.

Hadu yorganı açtığında Dişsiz'in çalışma masasına oturduğunu gördü.

Hadu: Sen gelmiyor musun?

Dişsiz: Bu gün değil. Halletmem gereken ufak bir iş var.

Hadu: Ne işi?

Diye sordu bacaklarını yorganın altına uzatırken.

Dişsiz: Sonra söylerim.

Hadu kendisine arkası dönük bir şekilde bilgisayar'da dolaşan Dişsiz' kuşkuyla baksa da ses etmeyip yorganı üstüne örttü ve gözlerini kapattı.

Ejderhanı nasıl eğitirsin - Ejderin Diğer yüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin