Bölüm 49

2.5K 132 1
                                    

Bir haftadır aynı evin içinde kocamla iki yabancı olmuştuk. Sebebini bilmediğim, olağan gücüyle saklanan şeyin ne olduğunu bilmeden bana olan aşkına güvenerek susuyordum. Susmasam, sorsam dahi benden uzak kalıyordu. Her sorum yanıtsız,her çabam boş çıkıyordu. Ne yapmıştım? Gecelerde düşünmekten gün boyu bitkin düşüyordum. Kızım artık daha 9 aylık olmuştu. Babasının ilgisinden mahrum kalmayan tek kişi oydu. İlk zamanlar onu bile görmüyordu babası. Yine sabah sorularım yanıtsız, evde kahvaltı dahi etmeden çıkarken onu durdum. Gözlerinde ki duyguyu okunmayacak kadar soğuk bir adamdı. Neden böyle olduğunu sorduğumda keskin bakışları ile sadece yüzüme bakıyordu. Benden uzaklaşıp gitmeye çalıştığında ise gitmemesi için tuttum. Her davranışı kalbime ok gibi saplanırken gözlerim dolu dolu bakıyordum. Elini elimden sertçe çeken adam tam evden çıkarken kızımın ' baba' diye seslenmesiyle duraksadı. Geç konuşan kızımdan ilk kez bu kelimeyi duyması ise onu durdurabilmişti. Arkasını dönüp kızını öptü. Sessiz sedasız çekip gitmişti. O günden sonra da zaten beni tamamen görmemeye ama kızımızdan ilgisini eksik etmiyordu. Aynı yatakta uyumamıza rağmen, benim en sevdiğim en güvendiğim yer olan başımı yasladığım göğsüne değil yastığa başımı koyup yatıyordum. Birbirimizin sesini duymuyor, dokunmuyor, herhangi bir iletişimimiz olmuyordu. Tek şey ' Şeyda, kızım acıktı.' ya da 'altı kirli temizle.' demeleriydi. Benden böylesine uzaklaşan kocama dair hiç birşey öğrenememek canımı sıkıyordu. Metehan ise yurt dışındaydı bugün dönüyordu. Ona ihtiyacım vardı döner dönmez ise bana uğrayacaktı. Tüm bu düşünceler ile pencereden doğan güneşe baktım, uykusuz bir geceyi daha sabah etmiştim. Yanımda uyuyan deli gibi sevdiğim adama bakıyordum, düzenli aldığı nefeslerden hala uyuduğunu anlıyordum. Yüzüne yaklaşıp hissetmeyeceği kadar ufak bir buse kondurmuştum. Kokusunu içime çekip uyandırmamak adına uzaklaşmıştım. Bu sabahda uyanınca yanımdan kalkacak, hazırlanacak, kızına bakıp evden gidecekti. Rutin hayatımız bundan ibaretti. Geceleri geç geliyordu, bazen sabaha karşı da oluyordu. Eve erken geldiği günler ki çok nadiren oluyordu o zaman da kızımı hazırlıyordum, odasında vakit geçiriyorlardı. Bu sahneyi bir kez daha yaşamamak adına, erkenden yanından çıktım. Üstümü değişip, kızımın odasına gittim. Uyuyordu. Hava daha yeni yeni aydınlanıyordu. Belki beni evde göremezse endişelenirdi? Belki konuşurdu. Ufak bir not kağıdı yazmayı düşünsemde haber verirsem beni aramazdı. Kızımın mamasını hazırlayıp üstünü kapatıp odasına bırakarak çantamdan para ve telefonu alarak evden çıktım. Bana aldığı acil durumlar için kullanabilirsin, yakın yerlere de izin veriyorum dediği minik Nissan Note arabama bindim. Korumalar bu saatte nereye gittiğimi sorgular halde bakıyorlardı. Hiç bir şey söylemeden açtıkları kapıdan sürmeye başladım. Evden, ondan biraz uzaklaşmak iyi gelecekti. İl dışına doğru gidiyordum. Yollar hala boştu ve istediğim kadar hız yapıyordum. 180 ile giden arabadan herşey bulanık gözüküyordu. İl sınırında ki uçuruma doğru sürdüm. Durduğum arabadan aşağı indim. Burada kendimi dinlemek istiyordum. Belki de içim çıkana dek ağlamak..

"Naptım ben sana ne! Neden böyle canımı yakıyorsun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Naptım ben sana ne! Neden böyle canımı yakıyorsun. Yapma aşkım, bana bunu yapma, bize bunu yapma, sen bu değilsin. Sen beni seviyorsun." 

BUZ ADAMIN KÜÇÜK KIZI (BİTTİ)Where stories live. Discover now