●İki●

3.3K 301 46
                                    

"00.08"

Sorgu Odasından 21 Gün Sonra

New York, İntikamcılar Kulesi

00.02

Sisli havanın arasında, göğe doğru uzanan kulede Steve Rogers genel olarak ya spor yapar, ya da camdan dışarıyı seyrederdi.

21 gündür ise tek yaptığı şey araştırmaktı. Jarvis ile ele geçirebildiği kadar çok hydra belgesi ele geçirmeye çalışıyorlar, bütün sayfaları tek tek inceliyor ve Lexi ile ilgili bir şey bulmaya çalışıyordu. Boşa kürek çektiğini anlaması pek zor olmamıştı ama denemekten bir zarar gelmezdi. Lexi, çok iyi gizleniyordu. Aynı çok iyi bir yalancı olduğu gibi. Yalan makinesinden bile hiç fark edilmeden geçmesi, çok iyi bir ajan olduğunun kanıtıydı. Herkesi atlatmakla kalmayıp, Natasha Romanoff'u bile suçsuz olduğuna inandırabilmişti.

''Yüzbaşı.''

Kapıdan gelen ses ile Steve o tarafa dönerek, bakışlarını dışarıdan çekmişti. Yüz hatlarından ciddi bir şey olduğu anlaşılan Tony Stark tekrar konuştu;

''Bunu görmek isteyebilirsin.''

Kulenin gergin koridorlarında yürüyüp, Tony'in çalışma odasına geldiklerinde Jarvis, duvara bilgisayarda ki görüntüyü yansıttı.

''Son birkaç haftadır olan bir şey. Caddeyi çeken kameralar her ay düzenli olarak kontrol edilirken fark edilmiş.'' dedi Tony.

Kulenin karşı caddesinde, binaların önünde biri duruyordu. Simsiyah giyinmiş bu şahsın kız olduğu cüssesinden belli olsada, yüzü şapkasından veya hırkasının kapşonundan belli olmuyordu.

''Her akşam saat tam 00.08'de oraya geliyor ve birkaç dakika sonra gidiyor. Dakik biri.''

''O.. Lexi olabilir mi ?'' diye sordu Steve.

''Ben de ondan şüphelendim. Yine de yüzünü görene kadar bilemeyiz.'' dedi Tony.

''Şuan saat kaç ?''

Stark, bileğinde ki pahalı saatine doğru baktı.

''00.07''

İki adam, birbirlerine doğru baktılar ve aynı anda odanın camına doğru hızlıca yürüdüler. Tam o noktaya doğru bakmaya başladılar. Saat 00.08 olduğunda ise, hiç kimse gelmemişti. Birkaç dakika daha beklediler. Ama sonuç, hayal kırıklığı olmuştu bile.

10 Yıl Önce

12 Ağustos 2006

21.05

Lexi, karşısındaki iri yarı çocuğa doğru tedirgince baktı. O ana kadar ona öğretilen her şeyi unutmuş gibiydi. Korku tüm etrafını sararken zil sesi ile çocuk ona doğru sertçe bir adım attı.

Lexi endişe ve korkuyla geriye doğru giderken karşısında ki çocuk yumruğunu ona salladı. Sol çenesinde hissettiği ani acıyla birlikte geriye doğru düştü. Çocuk alayla gülmeye başladığında Alexi kalkmak için avuçlarını yerdeki sert minderlere bastırırken Adam adında ki çocuk karnına tekme atarak kalkmasını engelledi.

Acıyla yerde iki büklüm olan Lexi kalkmak konusunda pes etmişti. Adam tam bir tane daha vuracakken Anderson'ın sesiyle birlikte durmak zorunda kaldı.

''Alexi! Kalk yerden!'' Anderson bir aslan gibi kükrediğinde Lexi'nin bedeni titredi ve zorla yerden kalktı.

''Düş, önüme.''

Keskin ve sert sesi ile birlikte Lexi yürümeye başladı. Ondan hep korkuyordu. İçindeki minnettarlık duygusu ufacık bile olmasa Anderson'ı öldürmeyi düşünebilirdi Lexi. Ama bunu istese bile yapamazdı.

Alexi'nin bile bazen kaybolduğu koca yer altından çıktıklarında dışarıda ki nemli havayı içine çekti. Sık sık dışarıya çıkmazlardı. Çok nadiren, eğitmenlerin gözü önünde hava almak için ayda birkaç kez çıkabilirlerdi. Hydra'nın her yerinden ürkütücülük akıyordu. Ama en çok buradan korkardı Lexi. Bu gizli yer altı tesisinin üstünde koca bir eski mezarlık vardı. Gündüzleri her ne kadar sorun olmasa da, geceleri korkudan adım bile atılamazdı.

Dolunay, bulutsuz yaz gecesinde yıldızların arasında parlarken kafasını kaldırdı. İnsanlar bu durumda genellikle ayın ne kadar kusursuz ve mükemmel göründüğü ile ilgili yorum yapardı. O ise, yıldızlara bakıyordu. Dolunayın olup olmaması önemli değildi. Ayı hep görebilirlerdi. Ama yıldızlar şehirlerde pek gözükmez, güzelliklerini hava kirliliği yüzünden sakınırlardı. Yıldızlar, kendilerini çirkinlikten saklardı. Lexi belki de bu yüzden en çok yıldızları seviyordu. En uzak şey onlardı. Eh, insan en uzaktakini sevmez miydi zaten ?

Birkaç dakika, mezarlıkların arasında yürüdüler.

''Dur.'' Anderson'nın emredici sesi ile Lexi ve diğer üç ajan durdular.

''Kaç yıldır benim yanımdasın Alexi ?'' diye sordu Anderson.

''İki.. efendim.''

''İki yıldır, senin için harika denilecek bir eğitim veriyoruz ama sen hiçbir şey öğrenemiyorsun !'' adam aniden bağırdığın da Lexi irkildi.

''Ben.. ben.. korktuğum için unuttum. Bir daha olmaz, söz veriyorum.''

''Hatalarını tekrarlamaman için bir ceza gerekli.'' Anderson, ajanlardan ikisine doğru baktı ve; ''Bağlayın.'' dedi.

Diğer ajana ise; ''Aç.'' emrini verdi.

İki ajan, Lexi'yi kollarından ve ayaklarından bağlamaya başladı. Diğer ajan ise önünde durdukları boş mezarın içinde ki tabutun kapağını açtı.

''Lütfen! Lütfen bir daha hata yapmayacağım! Çok iyi dövüşeceğim! Ne olur Bay Anderson!''

''Ben hata kabul etmem Alexi. Bunu öğrenmiş olman gerekirdi. Koyun.''

Ajanlar, Lexi'yi tabutun içine koyduklarında kız hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Tahta tabutun üstünü kapattıklarında tamamen karanlıkta kalan Lexi, bağlı olan ayaklarıyla kurtulmaya çalıştı.

Tabutun üstüne atılan toprak sesleri; Lexi'nin daha çok bağırıp, ağlamasına sebep oluyordu. Ama ne göz yaşları, ne de çığlıkları onu oradan çıkartamamıştı.

Gece tam 12'de; Bay Anderson ve doktor, ajanlar ile oraya gelip kızı çıkartmışlardı. Korkudan tir tir titreyen Lexi, doktorun elinde ki lacivert sıvı ile dolu şırıngayı gördüğün de rahatladı. Bay Anderson'ın onu ölüme terk ettiğini sanmıştı. Onu oradan çıkarttıklarında ise bu düşündüğüne pişman oldu.

2 yıl önce hayatını kurtaran adam, neden onu ölüme terk etsindi ki ?

●●●

Killer «» ◎Sorgu Odası◎ Steve RogersWhere stories live. Discover now