Bölüm 4

29 7 0
                                    


Yaseminin çağırmasıyla hepsi yemek sofrasına doğru ilerlediler.

Yasemin servis yaparken büyükanne " Benim zavallı gelinim, çorbaya tuz koymaya gerek duymuyor her zamanki gibi" dedi suratını ekşiterek.

Yasemin büyükanneye attığı ters bakışlardan sonra " Daha tadına bakmadan nasıl tuzsuz olduğunu söyleyebiliyorsun" dedi.

Büyükanne üstün tecrübelerini hafife almaması gerektiğini anlatan bir bakış attı Yasemine.

Yaseminin sinirden titreyen elindeki tabağı masaya bırakıp " Neden kendi evine gidip orda kendine dünyanın en tuzlu çorbasını yapmıyorsun" diye sitem etti

Büyükanne eliyle dur işareti yaparak "Ben hiçbir yere gitmiyorum, eğer ben gidersem Sılanın hali ne olur kim bilir, onu sana emanet edemem" dedi

Yasemin kızgın bir sesle " Onlarla ilgilenmediğimi nasıl ima edebiliyorsun? Ben sadece onları düşünüyorum" dedi İnciye sarılırken

Büyükanne gelininin kızgınlığına karşılık verir bir sesle " Oğlumlada ilgileniyordun değil mi? evet! o yüzden şu an burada değil, eğer hayatta olsaydı.."

Yasemin cümlenin devamını getirmesini isteyerek " Evet, eğer hayatta olsaydı..?" diye sordu

Sıla çıldırırcasına " Durun artık" diye bağırdı, ikisine de kızgın bir bakış atıp evden hızlıca çıktı.

En iyi kız arkadaşının yanına gidiyordu, onunla küçüklükten beri arkadaştı aynı zamanda komşulardı ikisinin evi yan yanaydı.

İzel'in evinin kapısındaydı Sıla, zile bastı, basmasıyla İzel'in kapıyı açması bir oldu 'acaba kapıda mı bekliyordu' diye düşündü Sıla.

İzel " Hoşgeldin Sıla bende seni bekliyordum, baksana yeni bir çocukla tanıştım, nasıl ama? çok tatlı değil mi?" diye ard arda sıraladı bütün gün ne yaşadığını

İzel; Sılanın en yakın arkadaşlarından biriydi, onun iki problemi vardı, birincisi: kiloluydu, ikincisi ise bundan hiç rahatsız değildi, bir de erkeklere olan düşkünlüğü vardı tabii.

Sıla, İzelin söylediklerine kızmış bakıyordu " Ne zaman vazgeçiceksin merak ediyorum" dedi 

İzel " Ne dedim ki ben?" diye sordu anlamadan

Sıla " Zor biliyorum, ama lütfen düşün. Sevgili olucaksınız, evleniceksiniz, belki boy boy çocuklarınız olucak buraya kadar hayat mükemmel gözüküyor değil mi? sonra ne olucak, seni çocuklarınla bir başına bırakıcak, peki ya bundan sonra ne yapacaksın hiç düşünmüyor musun İzel!"

İzel, sakin ve hala olayı anlamaya çalışır şekilde " Bir daha evlenirim Sıla, ne olucak?" dedi

Sıla derin bir iç çekişten sonra sadece " Boşver" diyebildi, kendini İzel'e hiçbir zaman izah edemediği için çok fazla önemseyemiyordu artık bu durumu.

Sıla, oturduğu yatağın üzerinde doğrulurken, İzel'in bakışlarının üzerinde gezindiğini fark etti, İzel " Sanki sen koraydan hoşlanmıyorsun, daha ne kadar gizleyebilirsin ona karşı olan duygularını?" diye sordu, Sıla'nın gözleri büyüdü, kızaran yüzünü kızgın bir şekilde buruşturarak " Hayır, o benim arkadaşım böyle şeyler düşündüğün için kendinden utanmıyor musun İzel?" 

İzel gülümseyerek "Hayır ve bence sen de utanmamalısın" dedi Sılaya samimi bir gülüş atarken

Sıla ne diyeceğini bilemedi tam Koray'ın sadece arkadaşı olduğu konusunda İzel'i ikna etmek için bir şeyler söyleyecekti ki, Korayla olan buluşması aklına gelmişti, saat yaklaşıyordu ve dışarıda feci bir yağmur vardı hemen çantasını alıp İzel'e dönerek " Çıkmam lazım, kursa geç kalıyorum" dedi. Kapıdan çıkmak üzereyken, İzel'in "Şu Korayla gittiğiniz kurs değil mi?"  dediğini duydu ardından da çok sinir bozucu bir şekilde kıkırdıyordu üstelik, Sıla cevap vermeye vakti kalmadığını fark edip aceleyle kapıdan çıktı. Kapıdan çıktığı anda, kendi evlerinin karşısındaki daireye taşınan eşyaları gördü. Yeni bir komşu fikri, henüz yanından ayrıldığı İzel'den sonra çok sıcak gelmemişti Sıla'ya, gözlerini devirdi fazla konuşmak zorunda olmayacağını umarak , montunun kapşonunu başına geçirdi ve hızlı adımlarla buluşma yerine doğru ilerlemeye başladı.



Yaşanmamış Bir Mevsim Şimdi AşkWhere stories live. Discover now