Bölüm 10

30 5 0
                                    

Çorbaya bayılan büyükanne " Bazı erkekler, kadınlardan bile daha güzel yemek yapabiliyorlarmış meğer" dedi Yasemin'e bakarak ve ekledi " Ellerine sağlık oğlum" dedi Doğuş'a.

Doğuş, Yasemin'in attığı ters bakışları farkederek " O kadarda abartmayalım, alt tarafı bir çorba" dedi gerilen ortamı düzeltmek adına.

Sıla çalan telefonuyla masadan kalktı, arayan Koray'dı. Yarın kursa gelemeyeceğini söylüyordu. Sıla üzülmüştü buna, bu aralar sinirleri bozuktu ve Koray'la kursa gitmek ona iyi geliyordu, ya da onunla vakit geçirmek.

Sıla masaya geri döndüğünde Yasemin "Kim aradı kızım?" diye sordu.

Sıla "Koray" diye cevap verdi yüzü düşmüş bir şekilde.

Doğuş meraklı gözlerle " Koray erkek arkadaşın mı?" diye sordu 

Sıla sanane der gibi baktı ama Doğuş sorusunu yineleyince " Arkadaşım" diye yanıt verdi.

O akşam Doğuş, Sıla dışında herkesi güldürüyordu, tüm aile onu çok sevmişti, heleki İnci fazla sevmişti. Herkes masadayken, Doğuş mutfağa doğru gidip mutfaktan çöpleri aldı ve kapının 

önüne çıktı tam çöpe atıyorduki Sıla geldi.

Sıla " Sen ne yaptığını sanıyorsun" dedi.

Doğuş anlamayan gözlerle baktı Sıla'ya.

Sıla " Biz yemek artıklarını atmıyoruz, hayvanlara veriyoruz" dedi ve ekledi " Geldiğinden beri her şeye müdahele edip çok biliyormuşsun gibi hayatımıza burnunu sokuyorsun" dedi.

Doğuş çöp poşetini yere bırakarak iki elini yavaşca havaya kaldırdı ve Sıla'ya " Sakin ol, kötü bir şey yapmıyorum" dedi ve ekledi " Asıl sen niye ellilerine gelmiş teyzeler gibi her şeyi kontrol altında tutmaya çalışıyorsun, söylesene?" dedi.

Sıla omuz silkti ve " Seni ilgilendirmiyor" dedi.

Doğuş gülerek Sıla'nın suratına bakıyordu ve " Bütün bu endişelerini bir kenara bırakıp, biraz gülümsesen olmaz mı? Eminim gülmek sana çok yakışıyordur" dedi

Sıla ne diyeceğini bilmedi, onu bu kadar sinirlendirmeyi nasıl beceriyordu, gülerkende mi ona soracaktı? Kızgın gözlerle Doğuş'a baktı ve "Ben zaten gülüyorum, bunu sana göstermek zorunda değilim sadece, çünk-" sözünü tamamlayamadan Doğuş atladı ve "Çünkü bana sinir oluyorsun, senin sahip olamadığın bir şeye sahibim çünkü dört göz" dedi ve ekledi " mutluyum" dedi Sıla'nın gözlerinin içine bakarak.

Sıla onun bu sinir bozucu tespitlerinden sıkılmıştı, onun hakkında bu kadar kolay yorum yapamazdı, üstelik sadece bir gün olmuştu.Onu bu kadar çabuk çözmesi ya da çözdüğünü sanması Sıla'yı deli ediyordu. Sinirini saklayamadığı suratını Doğuş'a doğru çevirerek "Üzgünüm ama senin laubali mutluluğunu kıskanıcak kadar basit biri değilim" dedi .

Sıla'nın bu sözleri Doğuş'u güldürmüştü " Öyle ya da böyle en azından mutluyum" dedi

Sıla iyice sinirlenerek " Hayat senin sandığın kadar kolay ve komik değil benim için kusura bakma, çocuk gibi davranarak hayatın gerçeklerinden saklanıyorsun, bu şekilde mutlu olamıyorum ve sanırım bu beni üzmüyor" dedi iyi bir laf geçirdiğini düşünerek.

Doğuş kızgın bakışlarla Sıla'ya baktı " Hayatın tüm yükü senin omuzlarındaymış gibi davranınca ne oluyor peki?" diye sordu ve cevap vermesini beklemeden devam etti "Herkesin problemleri var sadece senin değil, Önemli olan bütün bunlara rağmen gülümseyebilmek, bu baş ettiğin onlarca problemden çok daha zor, ve sende bunu beceremeyip gülmeyi unutanlardansın" dedi, yavaşca  başını gökyüzüne doğru kaldırdı sözünü tamamlamak için dudaklarını araladıktan sonra "Bu kadar kasma kendini, belki yarın olmayabilir" dedi.

Sıla ne cevap vereceğini bilemedi ve arkasını dönüp eve doğru yürümeye başladı.

Yaşanmamış Bir Mevsim Şimdi AşkWhere stories live. Discover now