THIS SONG IS FOR YOU

171 50 4
                                    

Bir an kapının açılmasıyla düşünceler dünyamdan, gerçek hayata döndüm. İçeriye, benden biraz daha uzun boylu, benimle aynı yaşlarda, kumral, belirgin yüz hatlarına sahip, mavi gözlü, zayıf ama yapılı bir erkek girdi.

Beni görünce şaşırdı sanırım, yanıma doğru geldi.

Sadece o gelince kim geldi diye ona baktım, sonrada önüme dönüp atış yapmaya devam ettim.

En sonunda çok rahatsız oldum ve çocuğa döndüm. Ne yani niye bakıyorsun öküz gibi?
Şiii tatlı ve yakışıklı bir boy olman kesinlikle beni etkilemedi derrrmişim.

Tek kaşımı havaya kaldırarak ona baktım ve sertçe, topu onun kucağına doğru attım. Fazla zorlanmamış olmalı ki topu rahatlıkla tuttu. Bana yaklaştı,

"Güzel oynuyorsun. İlginç, bu okulda basketbola ilgili pek fazla kız yoktur. Hatta basketbola ilgili hiç kız yoktur." Hafif gülümseyip,

"Bence o kadar emin olma." Sözlerim üzerine o da gülümseyerek bana baktı,

"Seni bu okulda gördüğümü hiç sanmıyorum. Yeni mi geldin?" Olumlu anlamda kafamı sallayarak,

"Bugün geldim."

Elini uzatarak,
"Ben Berk."

Hiç düşünmeden ben de elimi uzattım,
"Ben de Melis."

Elimi samimi bir şekilde sallayarak,
"Memnun oldum." dedi. Küçük bir tebessümle, "Ben de." dedim.

"Şimdi tanıştığımıza göre ne oldu?" diye imalı bir şekilde bana baktı. Anlamadım anlamında kaşlarımı çatınca, "Çok dalgınsın ve yüzünden her şey anlaşılıyor. Yani sadece bu kadar, çok belli ediyorsun." Moralim gerçekten bozuktu haklı olduğunu belli edercesine kafamı salladım.

"Ee canının neye sıkıldığını hala söylemedin."

"Yeni tanıştığım birine dakikasında güveneceğimi hiç sanmıyorum. Özellikle de bu bir erkekse, imkansızı istiyorsun benden." Tek kaşını kaldırdı,

"Sebep? Yani neden erkeklere güvenmiyorsun?"

Dün ve bugün yaşadıklarım aklıma gelince ses tonum yükseldi,
"Araf' ı tanıyor musun?"

Sakin bir tavırla kafasını evet anlamında salladı. Ardından devam ettim "Gerçekten iğrenç, karaktersiz, kendini beğenmiş, saygısız bir aptalın teki!" olanları düşünüp derin bir nefes aldım ve devam ettim.

"Bir insan ne kadar karaktersiz olabilir sorusunun cevabı canlı kanlı ayakta bildiğin. Başlarda düzgün gayet iyi biriydi fakat tanıdıkça... Konuşmak istemiyorum gerçekten..." Anlayışla kafasını salladı sonra söze girdi.

"En yakın arkadaşım hakkında böyle konuşunca sen, biraz tuhaf hissettim."-NE!- hafifçe gülümsedi ve devam etti,

"Ne olduğuna dair pek bir fikrim yok ama o kadar kötü bir çocuk değildir. Sen mi yanlış anladın acaba?" yüzüne tiksinerek baktım birkaç saniye sustum.

Doğduğumuz andan itibaren tanıyoruz biz birbirimizi ama bazen insan tanıdığını sandıkları tarafından incinebiliyordu işte hayat...

"En yakın arkadaşın... Teşekkürler, asla konuşmamam gerekenler listeme bir kişi daha eklenmiş oldu sayende."

Ayağa kalktım ve çıkışa doğru yavaşça ilerledim. Arkamdan sakin bir ses tonu ile,

"Bir dakika bekler misin?" arkamı döndüm ve yüzüne baktım yanıma hızlı adımlarla geldi.

"Bak, açıkçası ne olduğunu veya ne yaşadığınızı hiç bilmiyorum fakat ben, kafanda kurduğun o saçma karakterde biri değilim. Benden nefret mi edeceksin? En azından önce beni tanı ve böylece karar ver. Daha beni tanımadan arkadaş çevreme bakarak beni kafanda saçma sapan bir karaktere bürümen saçma olur. Değil mi? Eğer tanımak istemezsen de anlayışla karşılarım sonuç olarak bu senin kararın."

ArmelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin