BİR SANA...

38 30 0
                                    

"Melis bana bir şans daha ver. En azından çocukluğumuz, birbirimizin yanında olduğumuz o güzel anıların hatırına... Seni asla pişman etmeyeceğim söz..."

"Tutamayacağın sözler verip ikimizi de üzme lütfen..."

"Bana inanmaktan korkma Melis."

"Araf ben sana inanmaktan değil, senden bir kez daha kopmaktan korkuyorum."

Daha çok yalvarır bir tonda söylemiştim bunları çünkü bir kez daha kaldıramazdım tüm bu acıları.
Biraz sustuktan sonra yanıma yaklaştı ve sağ elini sol yanağıma koyup baş parmağıyla gözümün sol altını yavaşça okşayarak,

"Bana bak."

"Bana emir verme!" Diyerek gözlerimi gözlerine sabitledim.

"Kızma hemen." Diyerek gülümsedi.

"Biraz..."

"Gerginsin ve gerginken kolay sinirleniyorsun. Biliyorum."

Gülümsedim.

"Peki."

"Ne?"

"Sana bir şans daha vereceğim ama son bak! Beni bir kez daha üzersen ağzına...."

Sonunda kafamı salladım ve imamı iyice belirttim.

Daha fazla uzatacak halim yoktu çünkü ne o pes edecekti ne de ben daha fazla direnebilecektim.
Sevdiklerime direnebilen biri olamamışımdır hiçbir zaman her zaman maksimum ikinci ısrarda onlar için her şeyi yapabilirdim.

Birbirimizi bu denli çok severken uzatmanın anlamı neydi ki zaten. Kısaca düşündükten sonra küslüğümüzün sebebi bile fazlasıyla saçma gelmeye başlamıştı.

Şaşkınlık, mutluluk, şok...
Yüzünden her ifade sırasıyla geçiyordu. Onun bu halinden faydalanarak yüzünü iyice inceledim.

Sakalı çıkmaya başlamıştı. Bu yaşta?!
Tabi şahit olmuştum 9. Sınıftayken 11. Sınıfa giden yakışıklı hormonlu abilerimize ama Araf' tan beklemezdim bunu.
Kirli sakallıydı hatta. Kesin sakal ektirdi. Kesinnn.

"Sen ciddi misin?"

"Bence de, biraz saçma oldu. Sonuçta bu yaşta sakal ektirmene izin vermezler herhalde."

"Ne?"

"Sen hala orada mısın Araf ya? Hadi amaa remin çok yavaş, beğenmedim. Sen git yeni sürümü yolla."

Dişlerini göstere göstere gülerek bana sıkıca sarıldı, boyu da uzamıştı yine bu yaştaa oha ama yani dimi!

"İkizler burcu olduğunu unutmuşum kusura bakma şaşırdım bir an."

Ağlıyor muydu o? Beni omzunda boğmasa benim de ağlamak gibi planlarım vardı ya neyse.

Ona sıkıca sarıldım.

"Soo cok ozloom."

Kahkaha atarak benden ayrıldı.

"Yeni dil mi geliştiriyorsun yoksa?

"Sadece sen boynunda beni boğarak az öncenin intikamını alırken, seni özlediğimi dile getirme çabalarındaydım."

Saçmalıyordum ve her an saçma şeyler düşünüyordum. Aksi taktirde şuan hüngür hüngür ağlardım karşısında.

İnsanların yanında ağlayamayan karakterde bir insandım. Bu yüzden sürekli mutlu olurdum yani maskem hep öyleydi.

"Kendini bu kadar kendini kasmana gerek yok güzelim. Yanında sadece ben varım ağlayabilirsin. Bak kaslı omuzlarım da var ayrıca."

ArmelWhere stories live. Discover now