DEFOL

44 34 27
                                    

Eve girerken kendi anahtarlarımı kullandım ve sessizce mutfağa doğru ilerledim.

Tezgahta hamur açan Sultan teyzeyi korkutsam, acaba kalbine falan iner mi?
Yok canım iki yıl yoktum sadece hiçbir şey olmaz.

"Ben geldiiiim!"
Diye bağırarak yanına koştum ve sıkıca boynuna sarıldım.

Başta korkuyla yerinde zıplasa
da sonradan sakince bana gülüp.

"Kızım hadi bırak beni üstün başın un olacak."

"Sana iki parça kıyafet feda olsun Sultanım benim."

"Yok ondan demedim. Sonra benim başıma kalacak o yüzden."
Dedi gülerek.

Alınmış gibi yaparak ondan uzaklaşıp tezgahta tam karşısına geçtim.

"Aaa sultanım benim iki parçacık kıyafetimin sana ne zararı dokunur ki şuan çok kırdın beni gerçekten."

Alınmış gibi yaparken bir yandan da büyük ihtimalle böreğin içi için kavrulmuş kıymanın kenarından ekmekle yemeye başlamıştım.

Elindeki oklavayla kafama vurmaya çalışan Sultan teyzenin hamlelerinden kaçmaya çalışırken içini oyduğum ekmeğimin arasına ağzına kadar kıyma doldurmuştum.

"Tamam kızma sultanım gidiyorum ben."

Kapıya koşar adımlarla giderken arkamdan seslendi.

"Kızım ellerim hamurlu bari şurdan soğan ve kıyma ver de yenisini hazırlayayım."

"Kafama vurmak yok ama söz mü?"

Gülerek,
"Söz."

Buz dolabından aldığım kıymayı çözünmesi için tezgahın üzerine koyduktan sonra bir soğan alıp soymaya başladım.

Tamam yaramaz bir çocuk olabilirim ama şımarık bir zengin, asla!

"Kızım ben yapardım sen git dinlen."

"Elime yapışacak olsa çoktan yapışırdı bence."

"Kızım benim işim bu bırak da ben yapayım."

İçeriye ne ara girdiğini anlamadığım babam yediği ekmeğimle yarı dolu olan ağzıyla,

"Bırak abla yüz verme annesine benzerse halimiz yaş. Yemek yapmayı öğrensin küçük hanım."

"Ne yani benim annem yemek yapmayı bilmiyor muydu? Baba sen ne demeye çalışıyorsun. Seni anneme şikayet edicem bir dahaki Trabzon ziyaretimde görürsün."

Sultan teyze araya girip buruk bir gülümsemeyle,
"Bir keresinde yangın çıkarmıştı karnı yarık yapıcam diye. Televizyonda ellerindeki tavada ateş yapıp hızlıca pişiren adamlara özenmiş..."

Gülümseyip anlatmaya devam etti.

"Aldı eline çakmağı yağ dolu tavaya doğru yaktı, bir anda yağ tutuştu tabi. Sonra attı yere bağırmaya başladı. Söndürmek için de üzerine su atmasın mı. Baban son anda yetişmeseydi..."

Hepimizin yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Babama çevirdim kafamı.

"Yangın tüpünü alıp hemen söndürdüm ateşi. Ama annen nasıl ağlıyor korkudan."

Yanağından bir damala yaş süzüldü ve babamın gözünden akan bu yaş beni de tetikledi ve ardımdan Sultan teyzeyi.

"Yanına gittim sarıldım en sonunda zar zor sakinleşti. Bana şey diyodu 'Aslında ben beceriksiz falan değilim hep Arda Türkmenin suçu. O yanlış tarifi vermiş. Ben ne yapabilirdim ki.' Yemek programı izlediği falan da yoktu. Güya kendi suçsuz işte." Babama buruk bir gülümseme yollayıp yanına gidip kollarımı boynuna doladım.

ArmelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin