BÖLÜM 17 ''Korkum Onu Kaybetmek''

12.1K 1K 136
                                    

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


Duyduklarım karşısında dengemi kaybettim ve geriye doğru sendeledim. Alex anında yanıma gelip kolumdan tuttu ve bana destek verdi. Tanrım! Buna inanamıyordum,suç benim üzerime kalmıştı.Aklıma gelen şeyle aniden Alex'e döndüm ve ''Ailem'' diye bağırdım. ''Onlara zarar vermezler öyle değil mi?''

Alex hayır anlamında kafa sallayıp ''Merak etme Cass,onlara zarar veremezler,lütfen sakin ol'' dedi.Söylediği kelimeler her ne kadar art niyet taşımasa da sinirlenmiştim. Aniden ondan uzaklaştım ve bağırmaya başladım.

''Nasıl sakin olabilirim söyler misin bana? Seni öldürmekle suçlanıyorum, ya ailemi rehin alıp onlara zarar verirlerse? '' Diyerek ellerimle saç diplerime baskı uyguladım. Sinirden, korkudan ve üzüntüden ne yapacağımı bilmez haldeydim. 

Alex elini yavaşça yukarı kaldırıp ''Seni anlıyorum ama bu şekilde bir çözüm bulamayız''

Gözlerimden firar eden gözyaşlarına rağmen yüzünde oluşan paniği fark etmiştim. Aslında o da benim kadar korkuyordu ama sırf bana belli etmemek için güçlü kalmaya çalışıyordu. Derince bir nefes çektim içime, sakin kalmalı ve bir plan yapmalıydık.

''Lütfen oturun''Sevecen bir ses kulaklarımı doldurduğunda kafamı tahtadan yapılmış orta büyüklükteki salon kapısına çevirdim. Ellilerinin başlarında olduğunu düşündüğüm ufak tefen şirin bir kadın utançla bize doğru bakıyordu.

Yavaşça hareket etti ve elinde tuttuğu tepsiyi koltukların önünde yer alan küçük masaya bırakıp üzerinde ki bardakları masaya koydu ''Yorulmuşsunuzdur diye size çay yaptım efendim, birazdan yemekte hazır olur. Sarayınızdakiler kadar iyi ve lezzetli olmasalar da sizi şimdilik idare eder'' diyerek geriye doğru adımladı ve tam reverans yapacakken Alex araya girdi ''Lütfen, reverans yapmaya ya da üst makamdan biriymişim gibi konuşmanıza gerek yok. Siz bizi evinize aldınız bu her şeyden önemli. Ve burnuma gelen kokulara bakılacak olursa sarayımda yapılanlardan daha lezzetli yemekler pişiriyorsunuz''

Kadın bu güzel iltifat karşısında kızarıp bozarırken bizi bulan adam hafifçe öksürdü ve '' Sizi tanıştırayım bu eşim Nina ''dedi. Hafifçe kafa sallayarak kadını selamladım ve ''Ben de Cass'' diyerek kendimi tanıttım. Daha sonra geldiğimizden beri sesi soluğu çıkmayan oğlan çocuğuna dönüp '' Bu da oğlumuz jason '' dedi. Kenarda bize doğru muzip bakışlar yollayan küçük ama tatlı oğlan çocuğuna doğru döndüm ve elimi kaldırıp salladım ''Merhaba''

Jason hafifçe kızarıp bozarsa da bir iki adım öne doğru attı ve ''Merhaba'' diye fısıldadı. Siyah gözleri ve saçları onu çok tatlı gösteriyordu. Sanırım on yaşında ya da on bir falandı.

''Ben de Mark'' dedi ve koltukların oraya doğru yürüyüp ''Hadi çaylarımız soğumadan oturup içelim'' diyerek tekli koltuklardan birine oturup bardaklardan birini aldı ve içmeye başladı. Küçük çocukta babasının kucağına yerleşip bardaklardan birini aldı ve kocaman yudumladı. Dudağının üzerinde oluşan beyazlığa bakılacak olursak onun ki süttü.

MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )Donde viven las historias. Descúbrelo ahora