Bölüm 47 ''Peri masalı''

7.3K 747 114
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

''Yani aslında her şeyi biliyor muymuş?'' Mila'nın şaşkın bakışları eşliğinde yavaş adımlarla yatağıma oturdum ve ''Evet'' diye cevap verdim, bu milyonuncu sorusuydu ve daha fazla uzamasını istemiyordum.

Alex ile barışalı tam olarak beş gün olmuştu, her gün saraya gidip zamanımı onunla geçiriyordum. Bazen onu saatlerce beklediğim oluyordu ama bazı planları vardı, bana anlatmaktan kaçındığı hem de ve bu planları yaparken biraz meşguldü. Hatta iki gün önce neredeyse akşama kadar onu beklemiştim ve fazlasıyla sinirliydim. Bunu telafi edeceğini söyledi, umarım ederdi. Hala fazlasıyla sinirliydim.

Her şeye rağmen ona hak veriyordum, birkaç gün sonra büyük konsey yani dört Krallık bir araya gelip kütüphanecilere ne olacağı hakkında yargıya varacaklardı. Bunun için plan yaptığını biliyordum, buda ona kızmamı engelliyordu. Neyse ki dün Mila geri dönmüş ve gelir gelmez yanıma uğramıştı. O zaman yanımda Elena vardı ve her zaman ki gibi Mila onu kıskanıp durmuştu. Elena ise fazla kalabalık yerlerde rahat olamadığını söyleyip gitmişti. Açıkçası onun gitmesine üzülmüştüm

'' Bu inanılmaz Cass, yani o senin normal biri olduğunu biliyor ve hala seni seviyor'' dedi ardından muzip bir bakış atıp '' Demek sınır ormanında yalnız kaldınız'' Kaşlarını yukarı aşağı hareket ettirip sırıttı. Göz devirdim ve ''Mila düşündüğün her neyse öyle bir şey olmadı'' dedim.

Beni taklit ederek göz devirdi ve '' Hadi ama hiçbir şey mi?'' diye ısrar edince omuz silkip ''Buna tenezzül bile etmedik, sanırım ikimizde doğru zamanın gelmesini bekliyoruz'' dedim, bunu bu zamana dek hiç düşünmemiştim. Açıkçası onun dudaklarına dokunmak bana fazlasıyla yetiyordu.

''Doğru zaman dediğin şey... Evlilik mi?'' dedi, gözlerini hafifçe kısmıştı. Cevap vermedim ama evet doğru zaman dediğimiz şey buydu. Tabii evlenmemiz imkansız gibi bir şeydi, Kraliyet üyeleri normal halktan biriyle evlenemezdi ama hayal kurmak yasak değildi, eğer olsaydı çoktan hapsi boylamıştım çünkü her günümü onunla evlendiğimi düşünerek geçiriyordum.

''Senin adına sevindim tatlım'' dedi Mila yavaşça. Kafamı ona çevirip güldüm ve yavaşça ona doğru yönelip kollarımı ince beline dolayıp sarıldım. Birkaç dakikalık huzurdan sonra gözlerim 12.30'u gösteren saate daldı. Her gün on bir gibi evden çıkıp akşam beş altı gibi eve gelirdim, annem nereye gittiğimi merak etse de bir şey sormuyordu, sanırım depresyonda olduğumu düşünüyordu.

Mila'dan ayrıldıktan sonra derin bir nefes alıp '' Üzgünüm ama gitmem gerekiyor'' dedim, yanında kalmak isterdim ama Alex daha cazip geliyordu, belki de son günlerimizi yaşıyorduk, bunu kaçıramazdım.

''Üzülme tatlım, gitmen gerektiğini biliyorum. Hem ben olsam çoktan uçmuştum'' dedi gülerek. Gülüşüne eşlik edip birlikte ayağa kalktık. Benim üzerimi değiştirmemi bekledi ardından aşağıya inip birlikte evden çıktık. Annem Mila ile zaman geçireceğimi düşünecekti, buda akşam geç kalsam da sorun çıkarmayacak demekti. Mila ile evden biraz uzaklaştıktan sonra ayrıldık. Ben bisikletimi Mavi kubbelere doğru sürerken o da merkeze doğru sürdü.

MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )Where stories live. Discover now