X - PARAMPARÇA

265K 11.7K 2.9K
                                    




SERZENİŞ LEYL

10.BÖLÜM

PARAMPARÇA


🍂


O geceki kalabalığın ve gürültünün aksine Emniyet binası bugün fazlasıyla sessizdi.

Uzun zamandır tehlikeli bir savaşın içinde olan düşüncelerim ablukayı kırmıştı, artık zihnimde onun tehditlerinin bir hükmü yoktu. Yine de korkuyordum. Bir yanım bu sonu görünmeyen yolda yürümemem gerektiğini söylerken diğer yanım asla vazgeçmemem için yalvarıyordu. İyi veya kötü. Yolun sonunda bana neler olacağını bilmiyordum. Emin olduğum tek şey, her şey bittiğinde hayatım onun yanında heba edeceğim bir ömür kadar hazin olmayacaktı.

Onun bana armağanı olan tüm acı hatıralarıma yüz çevirircesine attığım her adımda, geleceğimin dipsiz bir uçurum kıyısına sürükleneceği ihtimalini göz ardı etmiştim. Biliyordum, bu saatten sonra iyi şeyler olmayacaktı. Hatta belki de bu saatten sonra bu geçmişi mumla arayacaktım. Ama doğru ama yanlış. Ben bir karar vermiştim ve benim kitabımda vazgeçmek yoktu.

Bu gece uzun olacaktı. Çetin ve oldukça çetrefilli.

Yanmak pahasına ateşe uçar gibi hızlandırdım adımlarımı. İlk defa bu kadar korkusuz, bu kadar cesaretliydim. Şüphesiz bu saniyeleri zihnimde saklayacak ve bir ömür boyu hiç unutmayacaktım. Her şeye rağmen bu gece verdiğim karardan pişmanlık duymak istemiyordum. Gerçi attığım hiçbir adım artık bana zarar veremezdi çünkü ben zaten dibine kadar batmıştım.

Ayaklarım beni sanki bildiğim, uzun zamandır aşinası olduğum bir yere götürüyormuşçasına uzun koridorları hızlıca adımladı. Esasen nereye gittiğimi bilmiyordum. Aslında ben aradığım adamı bulduğumda, aklımı kemiren o sırrı kelimelere nasıl dökeceğimi hiç bilmiyordum.

Her şey o kadar zamansızdı ki... Bu anın provasını daha önce zihnimde bile yapmamıştım. Camlı bir bölmenin önünde durduğumda durup içeride çalışan polislere baktım. İçeriye girip girmeme konusunda yoğun bir kararsızlık yaşarken   içeriden üniformalı genç bir kadın polis çıktı. Karşı karşıya geldiğimiz an kıstığı gözleri üzerimde gezindi ve bir derdim olduğunu anlamış gibi sordu.

"Birine mi bakmıştınız?"

Bu kadın bana yardımcı olabilirdi. "Ben şeye bakmıştım," dediğim an saçmaladığımın farkına vararak ellerimle saçlarımı karıştırdım. Telaşlıydım. Karşımdaki kadın polis ise kime dercesine bakarak kafasını salladı.

"Bir komisere," diye devam ettim. Panik zihnimin içinde adeta raks ediyordu. Aslında o adamın adını söylemeye bile çekiniyordum. Adı dilimi yakıyordu. "Yiğit... Yiğit Mirzanlı ile görüşmek istiyorum."

İsmi dudaklarımdan dökülür dökülmez aldığım nefes içimde parçalandı. Artık geriye dönüş yoktu. Bu andan itibaren pişman olsam dahi çok geçti, o adam bu işin peşini bırakmazdı.

"Yiğit başkomiseri mi?" diye sordu kadın şaşırmış gibi.

"Evet," diyerek onayladım. "Tam olarak o." Heyecanımdan veyahut korkumdan şu an epey saçmalıyordum.

"Niçin arıyorsunuz?" Gereksiz merak içeren sorusu ince bir öfkenin beni ele geçirmesine neden olduğunda, "Özel bir konu," diyerek geçiştirdim kadını. "Söyleyemem, onunla hemen görüşmem gerekiyor."

Genç kadın kafasını olumsuzca salladı ve ardından, "Mümkün değil," dedi soğuk bir sesle. "Yiğit başkomiser şu an burada değil ve en az bir hafta daha burada olmayacak."

SERZENİŞ (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin