XII - RUHUN AZABI

244K 12.7K 5.4K
                                    




SERZENİŞ LEYL

12.BÖLÜM

RUHUN AZABI

🍂

Kanla yazılmış bir hikâyenin, en ağır yükünü sırtlayan karanlık bakışlar sahnedeydi.

Onu gördüğüm ilk gün, payına düşen acının onu bir canavara dönüştüreceğini anlamıştım. Durgun denizler gibi sessiz duruşunun altında, dünyayı yutabilecek okyanuslar yatıyor olduğunu kıyamet kokan sözlerini duyduğumda anlamıştım.  Kaybettiklerinin bedeli dünya yansa ödenmezdi ama karşıma korkusuzca çıktığı o gece, o bedeli ödetene kadar durmayacağının farkına pervasızca varmıştım.

Gözlerimin gördüğü manzara fazla acımasızdı. Fakat yaşadığımız bu an oldukça kaçınılmazdı. Nefes alıp vermek kadar da olağan... Bunu Bora da ben de çok iyi biliyorduk. Hiçbir kirli sır gecenin nezaretinde tutuklanamazdı. Hiçbir sır ebediyen gizli kalamazdı, kalamadı. 

Yiğit'i bu kadar erken görmeyi beklemiyordum. Özellikle böyle bir günde, böyle bir zamanda... Ama o zamansız bir adamdı ve zamansızca mahvolan hayatının hesabını yine zamansızca soracaktı. Şu an niçin burada olduğunu bilmiyordum. Kafam karmakarışıktı. Bora'yı bitireceğini söylemişti ama bunu nasıl yapacağını ona soracak vakit bulamamıştım. Bora'yı hapse yollayacağını da söylemişti. Bunu gerçekten başarabilecek miydi? Üstelik bu kadar erken davranacağını kestirememiştim. Her şey bir anda olmuştu.

Saniyeler önce buraya adım attığımda, birbirlerini her an öldürmeye hazırlarmış gibi kavga ediyorlardı. Hâlâ da öylelerdi. Birinin diğerinden altta kalır yanı yoktu. İkisi de delice bir öfke duyuyor, bu öfkeyi fiziksel güçleriyle birbirlerine kusuyorlardı. Yumruklar havada uçuşuyor, birbirlerini alt edip savurdukları her an bu depo benzeri yerdeki eşyalar gürültüyle yere devrilerek kaosu büyütüyordu.

Oysa sadece birkaç dakika geçmişti. Bora'nın beni bırakıp yanımdan uzaklaşmasının ardından geçen o kısacık zamanda nasıl böyle bir hal alabilmişlerdi? Yiğit Bora'ya ne söylemişti de böylesi bir hengâme ortaya çıkmıştı? İlk önce kimin saldırdığını tahmin etmek zordu. Yiğit'i bilmezdim ama Bora her zaman şiddete meyilli bir adam olmuştu. Biri öfkesinde sonuna kadar haklıyken, diğeri dibine kadar haksızdı.

Bora üst üste iki yumruk yiyerek sendelediğinde, Yiğit onun zayıflığından faydalanarak üstüne yürüdü, Bora çoktan dizlerinin üzerine düşmüştü. Fakat Yiğit ona tekrar saldıracağı sırada ellerini yere yaslayarak ters döndü ve Yiğit'in üzerine çullanmasına ramak kala, var gücüyle karnına sert bir tekme geçirdi.

O an irkilerek kapattım gözlerimi. Bora öyle sert vurmuştu ki Yiğit'in yüzündeki öfke ifadesinin yerini büyük bir boşluk aldı. Elleri istemsizce karnına vardı, afallamıştı, ayakta duramadı. Dengesini kaybederek arkaya doğru gittiğinde iri cüssesi üst üste dizilmiş olan karton kutuların üzerine yığıldı. Kutuların bir kısmı içe çöktü, diğerleri ise ortalığa saçıldı.

Bora durmadı, Yiğit'in düşüşünü fırsat bilerek üzerine atıldı. Yiğit ise sanki az önce kuvvetli bir tekme yememiş gibi doğrulup Bora'yı altına aldı ve yüzüne bir yumruk daha geçirdi. Bora yediği yumruğun öfkesiyle hırıltılı bir ses çıkardı. Bu sefer Yiğit'i altına alan kendisiydi ve az önce yediği yumrukları fazlasıyla Yiğit'in yüzüne savuruyordu.

Bir şeyler yapmalıydım. Burada öylece durmamalı, olan biteni aptal gibi seyretmemeliydim. Ama büyük bir şoka girmişçesine yerimden kıpırdayamıyor, ağzımı açıp tek kelime bile edemiyordum. Biraz daha durup seyredersem ikisinden birine bir şey olacak gibiydi, birbirlerine geçirdikleri her darbe öylesine sert, öylesine kuvvetliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SERZENİŞ (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin