42. Bölüm - Sesini özledim

13K 1.5K 109
                                    

Keyifli okumalar. Yorum ve voteleri bekliyorum.

*****

Sahibine gök gürültüsüne benzerdi insanın heyecanla atan kalbinin sesi. Derin nefes alır ama nefes tam ciğere ulaşamadan içini yakar geri çıkar, soluklarını hızlandırırdı. Gözlerinden yaş gelinceye kadar ağlamak istersin bazen. Yıllarca hayal ettiğin ve bir gün gerçekleşmesi için dua ettiğin o hayali ellerinin arasında bulunca nefesin tıkanır, heyecandan ne yapacağını şaşırır kalırsın. Gözlerini kapatarak yıllardır babası ve annesinin izlediği aşklarını içinde hissetmeye çalıştı. Sonra kardeşinin doğduğu gün konakta yankılanan mutluluk seslerini… Daha küçük bir kız olmasına rağmen kardeşinin bir ağlama sesiyle hayal kurmaya başlamıştı. Babasının yanağından aşağıya yuvarlanan yaşların o zaman üzüntüden olduğunu düşünmüş ama şimdi o yaşların mutluluktan olduğunu öğrenmişti. Annesine sorduğunda ‘Sen asıl sen doğduğunda babanı görecektin, kız olmana rağmen o kadar mutluydu ki!’ dediğini hatırladı. Derin iç çekerek penceresine vuran yağmur damlalarına bakmaya başlamıştı. Gelecek hafta mezun olacaktı ve baharın habercisi olan yağmurlar pencereyi kapıyı açması için dövüyordu. Yoğun bir dönem geçirmişti ve şimdi o yoğunluğun meyvesini alıyordu.

“Yenge, gelebilir miyim?” Genç kız kapı aralığından kendisine seslenen Gökçe’ye döndüğünde hafif bir şekilde gülümsemişti. Başını sallayarak genç kızı odasına çağırırken Gökçe tedirgin bir şekilde ona yaklaşmaya başladı.

“Ne oldu Gökçe, neden bu kadar huzursuzsun?”

“Köyden aradılar yenge. Şey… Gülüm yengem konaktan ayrılmış.” Melek duyduğu haberle gözlerini kapatırken canı sıkılmıştı. Gülüm ile birkaç kez telefonda konuşmuş ve gitmemesini istemişti. En azından tam olarak iyileşene kadar kalması için ricada bulunmuştu. Konak onların boşanmaları ile çalkalanırken Melek uzakta olduğu için memnundu. En azından kendisi buna neden olmamıştı. Asaf’ın sürekli araması ve uzun süren telefon konuşmaları Melek’in içine bir kuş konduruyordu. Öyle ki genç adam aramadığında onu arayarak hesap bile sormaya başlamıştı.

“Ona iyileşene kadar kalması için ricada bulunmuştum. O halde nereye gidecek?” Gökçe yengesinin sözleri ile gülümserken dayanamamıştı.

“Bu kadar iyi niyetli düşünmene şaşırıyorum yenge, elinde olsa kumana evde kalması için yalvaracaksın!” Gökçe Melek’e şaka yapıyordu ama sesine istediği alaycı tonu verememişti.

“Bu söylediğin çok yanlış Gökçe, Gülüm’ün üzerine gelen benim unutuyorsun galiba? Ayrıca gitmesi gereken biri varsa o da ben olmalıydım… Gülüm o halde ne yapacak, hiç düşünmüyor musun? Asaf kimi kimsesi yok demişti.”

“Yenge sadece şaka yapıyordum. Ayrıca senin gitmene olanak yok. Kanıtı da burada bak!” Gökçe parmağında ki söz yüzüğünü havaya kaldırarak genç kıza göstermişti. Melek ona gülümserken başını iki yana salladı.

“Siz çok mutlu olacaksınız biliyorsun değil mi? Vedat sana iyi bir eş olacak.”

“O olacakta ben olabilecek miyim? Bu halde…” Gökçe yüzünü asarken Melek onu kollarına çekerek sıkıca sarılmıştı. “Kendine eziyet etmeyi bırak Gökçe, ya Gülüm gibi sakat olsaydın? Haline şükretmelisin. Hem kardeşim sorun etmiyor sana ne oluyor?” Melek genç kızı teselli ederken gülümsemişti. Kapı zili çalmaya başladığında ikili bir birinden ayrıldı. Gökçe ağır adımlarla odadan çıkarken Melek hemen ardından onu takip etti. Kapıdan gelen seslerle şaşırırken hızla kapıya ulaştı.

“Gülüm?” Melek kapı ağzında en son görmeyi beklediği kişiyi gördüğünde şaşırmıştı. Gülüm koltuk değneklerine dayanmış bir şekilde kapıda duruyor kendisine gülümsüyordu. Melek hızla ona ulaşarak genç kadının eve girmesi için yardım ederken kapıda başka biri var mı diye bakındı ama kimseyi görememişti.

KARA DUVAK (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin