2. Bölüm

2.4K 158 67
                                    

"Hyung, saçlarımı boyatsam nasıl olur?" Bakışlarımı yanımda saçlarını karıştırarak konuşan Jimin'e çevirip cevap verdim. "Boyatacağın renge bağlı. Yine pembe gibi bir renge boyatırsan öğretmenler sana kızar, biliyorsun."

"Sarı nasıl olur?"

"En azından öğretmen kızmaz," diyerek göz devirdim çünkü Jimin sürekli saçlarının rengini değiştiriyordu. Sonunda saçları mahvolacaktı ama beni dinlemiyordu.

Jimin cevabımdan memnun kalmamış olacak ki, "Jungkook sen ne dersin?" dedi. Jungkook cevap vermeyince Jimin bana dönerek sağ tarafıma baktığında bende sağ tarafıma dönerek Jungkook'a baktım ama yanımda değildi. Jimin ellerini oynadığı saçlarından çekip başına hırkasının şapkasını çekerken, "Hyung, Kookie nerede?" dedi.

"Buradayım!"

Arkamızdan Jungkook'un sesi gelince rahat bir nefes aldım.

"Geliyorum Yoongi hyung. Tut beni."

Jungkook'un dediğinden bir şey anlamamıştım ama sırtımda bir ağırlık hissedince refleks olarak Jungkook'un belime doladığı bacaklarını tutup düşmesine engel oldum. Jungkook kollarını boynuma dolayıp enseme hafif bir öpücük bıraktı.

"Jungkook niye ensemi öpüyorsun?"

Jimin'in kahkahasıyla ona dönüp gözlerimi kısarak sert bir şekilde baktım.

"Ama çok komik görünüyorsunuz. Jungkook sana koala gibi yapışmış ve sende sadece enseni öpmesine dikkat ediyorsun."

Jimin'in gülüşlerinin arasından konuşunca hızla ellerimi Jungkook'un düşmesin diye sıkıca tuttuğum bacaklarından çektim. Jungkook dengesini sağlayamayıp yere düşünce çıkardığı acı dolu sesten dolayı hemen arkama döndüm ve yanına giderek eğildim.

"Çok acıyor mu? Özür dilerim," dedim üzgün çıkan sesimle. Dolan gözlerimle başımı aşağı eğdim. Aslında kolay kolay ağlamazdım. Hatta hiç ağlamazdım ama sevdiklerimin canı bir yanıyorsa benim on yanıyordu.

"Sanırım kalça kemiğimi kırdım hyung."

Benim konuşmadığımı gören Jimin'de yere, yanımıza oturarak elini çeneme koyup ona bakmamı sağladı. "Hyung, çok safsın. Öylesine söylemişti Kookie. Sen de inandın mı?" Başımı aşağı yukarı sallayarak Jimin'in dediklerini onayladım.

"Yoongi hyung, tamam biraz acıdı ama sorun değil. Ayrıca az önce sırtına atladım ve sen bir şey demedin. Yoksa fobini yeniyor musun?"

Jungkook'un konuşmasıyla dolu olan gözlerimi bu sefer Jungkook yüzünden devirdim.

"Size alıştım. Biliyorsunuz, sizin dokunmanız sorun olmuyor."

"Bilmez miyim? Neyse kalkın gidelim yoksa geceye kalacağız."

Jimin oturduğu yerden kalkıp toz olmuş  siyah pantolonunu çırparken, "Kookie haklı. Kalkalım hadi," dedi. Eğildiğim yerden kalkarak yerde oturan Jungkook'a elimi uzattım kalkması için. Hepimiz ayaklandığımızda sahaya doğru yürümeye başladık. Jimin yanımdan Jungkook'un yanına giderek koluna girdi ve, "Kookie, sence saçımı boyatmalı mıyım?" dedi. Jungkook Jimin'in sorusunu es geçerek, "Bana Kookie deme," dedi.

"Tamam bir daha demeyeceğim Kookie."

"Gerçekten sinir bozucusun Jimin hyung."

"Ben de seni seviyorum Jungkook. Neyse. Sen soruma cevap ver. Saçımı boyatmalı mıyım?"

"Beraber gidelim, bende saçımın arasına renk attıracaktım."

"O zaman yarın okul çıkışı gidelim."

HaptofobiWhere stories live. Discover now