23. Bölüm

572 52 65
                                    

Jungkook

"Burası!"

Jimin hyungun sesiyle ekrana daha dikkatli baktık. Hoseok hyung ile polis aynı zamanda gelmişti. Polisler gelir gelmez de hemen güvenlik kameralarının görüntülerine bakmaya gelmiştik.

"Emin misiniz?"

Polis memurunun sorusuyla başını onaylar biçimde salladı Jimin hyung.

"Bakın burası odaya girmeden önce. Pantolonunun sağ ve sol cebinde birer şişkinlik var."

Hepimiz dikkat kesilip Jimin hyungun dediği şeye odaklandık. Adamın iki cebinde de gerçekten bir şişkinlik vardı.

"Biraz ileri sarar mısınız?"

Kameralarla ilgilenen görevli Jimin hyungu onaylayıp görüntüleri biraz ileriye sarmaya başladı. Adam odaya girdi, Jimin hyung benimle konuştu, karşı sandalyelerde oturan Yoon Ji'yle konuştu. Sonra biz olduğumuz yerden ayrıldık. En sonda adam odadan çıktı ve görüntü tam burada durdu çünkü Jimin hyung, "Burası!" demişti.

"Dikkat ederseniz eğer sağ cebinde artık telefon yok."

Polisler dikkatle incelediler ama Jimin hyung sorulan soru yüzünden düşündü birkaç saniye.

"Tamam, dediğin doğru ama cebindekilerin telefon olduğunu nereden biliyorsun?"

"Yoongi hyungun telefonu yoktu ve Bayan Min de gittikten sonra odaya girdiğimde yatağın hemen yanındaki telefonu gördüm. Eminim buna, o adam Yoongi hyunga telefon verdi."

"Varsayımlarla iş yapamayız evlat, biliyorsun bunu."

"Ama Yoongi hyungdan başka bir iz yok. Ayrıca telefon Yoongi hyungun ise o telefonun numarası var bende."

Başından beri bizimle muhatap olmayan polis memuru iş arkadaşına dönüp, "Çocuk haklı Je Ha," dedi. Birinin bizimle aynı fikirde olması en azından rahatlatıcıydı. Yine de bir an önce Yoongi hyungu bulmalıydık. "Elimizde başka ipucu yok."

"Öyle mi yapalım Jun Hoo?"

Polis memuru başını onaylar biçimde salladığında üçümüzde derin bir nefes aldık. Biraz daha Yoongi hyungla ilgili bir gelişme olmasaydı kafayı yiyebilirdim. Yoongi hyung evden dışarıya gerekmedikçe çıkmayan birisiydi. Bizden habersiz bir yere gideceğini de düşünmüyordum açıkçası. Ki durumlar bu şekildeyken bir yere gideceğini hiç düşünmüyordum. Annesini ve Yoon Ji'yi bırakıp gitmezdi. Bundan emindim.

"O zaman delikanlı bize telefon numarasını vermelisin."

Jimin hyung bizden yana olan polise, yani Jun Hoo hyunga, telefonundan açtığı numarayı söyledi ama emin olamadığı için son aramalara girip kendini aradığı numarayı bulup telefonu uzattı.

"Baştan dördüncü numara."

İki poliste bizi başıyla onaylayıp telefon numarasını güvenlik görevlilerinden aldıkları küçük kağıdına not etti. Ardından da Je Ha hyunga bir el işareti verdi. Sanırım bu merkezi ara numarayı söyle demekti. Je Ha hyung başıyla Jun Hoo hyungu onaylayıp telefonunu giydiği siyah kot pantolonundan cebinden çıkardı. Sonra da merkezi arayıp az önce Jimin hyungun verdiği telefon numarasını söyledi.

"Hızlı ol. Ona göre ekip çıkartacağım."

Telefonu kapattığında birkaç saniye Jun Hoo hyung ile bakıştılar. Ben de Jimin hyung ile Hoseok hyunga baktım. İkisi de düşünceli görünüyordu. En çok da Jimin hyung. Sanırım en son Yoongi hyung ile görüşenin o olmasından dolayıydı bu düşünceli halleri. Bu konuda kendini suçlu hissetmesi normaldi ama tamamen kendini suçlu bulması yanlıştı. Yoongi hyung sorunlarıyla hep kendi uğraşmayı seçmişti. Resmen kapalı bir kutu gibiydi, siz ona yanaşmadıkça içindeki sırları göremiyordunuz. Bu yüzden Jimin hyung kendini bu kadar yıpratmamalıydı.

HaptofobiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant