26. Bölüm

613 54 33
                                    

Rose

"Neden uyanmıyor?"

Sorum ile Hoseok bana bakmıştı. Neredeyse Yoongi iki aydır buradaydı ama gözlerini açmıyordu. İçimi ısıtan gülümsemesini göstermiyordu bana, özlemiştim onu. Bazen beni şaşırtıp öpmesine, kollarını bedenime sardığında içime dolan huzura, gülümserken görünen diş etlerine kadar alışmıştım ona. Şimdi uyanmıyor oluşu acıtıyordu, hem de çok fazla.

"Yoongi hyung uyanacak bir tanem."

Hoseok kaküllerimi kenara çekip alnıma ufak bir öpücük bırakmıştı. O da üzülüyordu bu duruma. Ne kadar hayatımıza kısa bir süre önce bodoslama dalsa da çok alışmıştık Yoongi'ye. Yemekhanede elimi tuttuğu gün ona karşı minnettar hissetmekten kendimi alıkoyamamıştım. Hayatımı güzelleştiren birkaç detaydan ilk sıradaydı. Babası öldüğünde önümde ağlarken ona karşı bir şeyler hissettiğimi anlamıştım ama hislerimin bu kadar derin olmasını gerçekten beklemiyordum.

"Bir an önce uyansın ve Yoongi'ye doya doya sarılayım istiyorum. Uyanmak bu kadar zor olmamalı."

"Aldığı darbeler hemen iyileşmez Rose. Bunu sen de biliyorsun."

Hoseok elindeki kahve bardağını parmakları arasına alıp kahvesinden bir yudum içti. Yoongi ile beraber çalıştığı kafeye gelmiştim. Hafta sonu olduğu için rahattım. Gerçi bu aralar çok fazla devamsızlık yapıyordum çünkü Yoongi'nin kalp atışlarını dinlemek bu durumda huzur bulduğum tek şeydi.

"Biliyorum ama Hoseok ağır geliyor öylece uyuması."

"Düzelecek merak etme."

Hoseok konuştuğunda onu başımla onaylayıp dirseklerimi masaya yasladım. O sırada Jimin, Jungkook ve Yoon Ji de gelmişti. Hâlâ hepimiz kötü durumda olsak da toparlanmaya çalışıyorduk. Yoongi uyandığında ona güçsüz görünemezdik.

"Selam."

Başımla Jungkook'u onaylayıp dışarıya baktım. Yağmur yağıyordu ve insanlar sağa sola kaçışıyordu. Ben de bu yağmurda Yoongi ile uzaklara kaçmak isterdim. Üşüdüğüm zaman da sıcacık göğsüne sokulur ve üşümüş bedenimi ısıtırdım ama olmuyordu işte. Yapamazdım bunu.

"Size bir şey anlatmam lazım."

Yoon Ji'nin sözleri ile bakışlarımı dışarıdaki yağmurdan çekip onun oturduğu tarafa çevirdim. Yüzündeki ifadeden huzursuz olduğu çok belli oluyordu.

"Abim hakkında."

"Kötü bir şey mi?"

Jimin merakla sorduğunda Yoon Ji başı ile onaylamıştı. Parmaklarını birbirine kenetleyip birkaç dakika konuşmadı. Sanırım nasıl başlayacağını düşünüyordu.

"Hyun Woo abimi kaçırdığında birkaç bir şey anlatmış ona... Babam hakkında."

Yoon Ji duraksayıp parmaklarını sıkılaştırdı iyice. Anlatması onun için de kolay değilmiş gibi görünüyordu. Zaten Yoongi'nin hayatı zorken yaşadığı şeylerin kolay olmasını beklemek hata olurdu. O an Yoongi'yi daha mutlu edeceğime dair kendime söz verdim. Ne olursa olsun yanında olacaktım.

"Baban mı?"

Jungkook merak ile sorduğunda Yoon Ji, "Evet. Babam hakkında ve bunların hiçbir olumlu yönü yok. Babam... Abimin hayatını ellerinden alan adammış meğersem," demişti. Sözlerini tam anlayamasam da konuşmasını bekledim. Hepimiz pürdikkat bakıyorduk Yoon Ji'ye.

"Abimin fobisi olduğunu siz bilmiyorsunuz değil mi?"

Yoon Ji, bana ve Hoseok'a hitaben konuştuğunda şaşkınlıkla başımı salladım. Bir şeyler olduğunun farkındaydım ama hâlâ ne olduğunu bilmiyordum. Deli gibi merak etsem de hep bana Yoongi'nin söyleyeceğini düşündüm ama hiçbir şey düşündüğüm gibi ilerlememişti.

HaptofobiWhere stories live. Discover now