5- Seninle Bir Dakika

1.7K 180 438
                                    

Selam! Şimdiye kadarki en uzun bölümle tekrar buradayım. Son bölümden sonra çok güzel tepkiler aldım, çok mutlu oldum. Olumlu olumsuz tüm değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim :')

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, çok severek yazdığım bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz!

Multimedya: Semiha Yankı - Seninle Bir Dakika

***

Murat'ın o geceki tavrı kafamı kurcalayıp duruyordu. "Anlaşmayı bozmak pahasına bile olsa." demişti, yapmazdı değil mi? Ona bu konuda güvendiğimi biliyordu, güvenimi boşa çıkarmamak için elinden geleni yapmıştı yıllardır. Şimdi basit bir olayda hemen pes mi edecektik? Belki de beni deniyordu ama bu sefer kafamı karıştıran bir şey söyledi diye ondan uzak durmayacaktım. Geçen sefer bunu yapmam bir işe yaramamıştı, üstelik yeni anlaşmıştık eskisi gibi olacağız diye.

Düşünmemeliydim, düşünmemeliydim çünkü oyunun kuralı buydu. Evet, Murat arkasını döndükten ve beni orada kaskatı kesilmiş şekilde bıraktıktan yaklaşık on adım sonra kendi etrafında dönmüş, gözlerimin içine derin derin bakarak gülümsemiş ve fısıldayarak "Kelebek." demişti. Ardından kelimeden sonra yapması gerektiği gibi buz mavisi renge geri dönmüştü gözleri. Bense yapmam gerekeni yapmamış, dudaklarımın üzerinde nefes alırken söylediği o kelimeleri unutamamıştım.

İçimdeki küçük Selen, "Unut artık şapşal, o unuttu bile kendi oyununda mızıkçılık mı yapacaksın?" diye sinirle tepinirken henüz çok tanımaya fırsat bulamadığın garip huylu büyük Selen o anı ve nefesinin tenime değdiği her anı başa sarıp sarıp tekrar yaşıyordu zihninde.

Birkaç cümleden bu kadar etkilenmem saçmaydı, her şey eskisi gibi devam edecekti işte.

Annem Çamlıca'ya gittiğimiz günden beri bir benim bir Zeynep'in ağzını arıyordu, "Murat'la aranda bir şey mi var?" "Zeynep, ablanla Murat ne yaptı Çamlıca'da?" Sonunda onu hâlâ arkadaş olduğumuza ikna edinceyse Kerim'le ilgili altyapı çalışmalarına başlamıştı. Ders çalışmaya çalışırken annemin öve öve bitiremediği Kerim muhabbetine maruz kalıyordum.

"E bak, Murat'ın da arkadaşı Kerim sağlam çocuk demek ki. Mühendislik okuyormuş ya, ay pek de yakışıklı."

"Sen nerede gördün ki anne?" başımı kaldırmadan onu cevapladığımda ilgilendiğimi düşünerek daha heyecanla konuşmaya başladı.

"Küçükken yakışıklıydı canım, şimdi de öyledir. Yeşil gözlüydü değil mi? Ayy maşallah maşallah."

"Anne, ben evlilik falan düşünmüyorum. Hele o uyuz Kerim'le asla evlenmem."

"Yavrum, derdin üniversiteyse amaan okursun canım ne olacak. Hayırlı bir kısmet geldiyse niye geri çevirelim?"

"Makbule teyze talip bana ama Kerim'in olduğunu hiç sanmıyorum." dedim, söylediğimden çok emin olmayarak.

"Tamam bir görüşün arkadaşça, Murat da gelir öyle randevu gibi olmaz hem hı?"

Gözlerimi büyüterek anneme döndüm ve histerik bir şekilde güldüm. "Murat, ben ve Kerim dışarı çıkacağız? Hayatta olmaz." dedim omuz silkerek. Amacın Kerim ve benim adamı yapmak olduğu bir buluşmada Murat'ın ortamızda kös kös oturduğunu hayal etmek kahkaha atmak istememe neden oldu.

"Ay Selen, çocukluğuna döndün yine. Kerim Murat'ın yakın arkadaşı, Tuğçe de senin yakın arkadaşın e bir zahmet erkekler erkeklerle daha yakın olsun. Hâlâ kıskanıyor musun Murat'ı sen?"

"Olamaz ya! Murat'ın en yakın arkadaşı benim." dedim kaşlarımı çatarak. Gerçekten çocuk gibi davranıyordum ama hissettiklerim de çocukça hislerdi zaten, hâlâ onu paylaşamıyordum.

Kelebek AnlaşmasıWhere stories live. Discover now