7- Üçüncü Gün

1.5K 168 337
                                    

Gereğinden çok daha uzun süreli bir aradan sonra Murat, Selen ve ben yine buradayız!

Yoğunluğum arttıkça yazma isteğim de artıyor, bu yüzden tüm boş anlarımı yazmaya ayırmak istiyorum. Bundan sonra bu çabam daha güçlü olacak, söz.

Bu bölüm, diğer bölümlere göre durağan ama duygu yüklü bir bölüm oldu. Yazmak için sabırsızlandığım bazı kırılma noktaları yaklaşıyor gibi, onlara zemin niteliğinde bir bölüm olduğunu söyleyebilirim sanırım :')

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, beni yazmaya teşvik eden en önemli şey değerli yorumlarınız. İyi okumalar 🙏❤

Multimedya: Yalın - Her Şey Sensin

***

"Murat, iyi misin?"

Dışarı çıktığımda Murat'ı diğer çocuklarla futbol oynamak yerine merdiven kenarında otururken bulmuştum. Yüzü asıktı, bir şey olduğu belliydi ve endişelenmiştim. Yanına oturup yaklaştığımda bir anlığına gözleri bana değdi ancak sonra tekrar yere çevirdi bakışlarını.

"Murat, sana diyorum. Ne oldu?" dedim ısrarla.

Kollarını dizlerine sardı ve başını kollarının üstüne gömdü. Anlatmak istemediği belliydi ama ona yardım etmek istiyordum. Sıkı sıkı sardığı kolunun üzerine koydum bir elimi, kaskatı olan kasları biraz gevşedi ben dokununca. Ardından diğer kolumu omzuna sardım ve başımı ona yasladım.

"Anlatmak istemiyorsan, sarılmak istersin belki." dedim ve gözlerimi kapattım.

Birkaç saniye öylece durduktan sonra başını kaldırdı ve kollarını çözdü, bana omzunda yer ayırdığında başımı oraya yerleştirdim. Kollarını bu sefer sıkı sıkı bana sardı ve ufak bir hıçkırık yükseldi dudaklarının arasından.

Başımı kaldırıp bakmadım, onu ağlarken görmemi istemiyor olabilirdi. Elimi kaldırıp yanağına götürdüm ve ulaşabildiğim gözyaşlarını sildim parmaklarımla.

Bana daha sıkı sarılıp ağlamaya devam etti. Neredeyse ben de ağlayacaktım, neden böyle üzüldüğünü bilsem hemen onu neşelendirecek bir şeyler söylerdim ancak sormak yerine sabırla bekledim.

Sonunda ağlaması hafifledi, burnunu çekip geldiğimden beri ilk kez konuştu. "Selen, ölümü hiç düşündün mü?" dedi titreyen sesiyle.

"Düşündüm tabii." dedim usulca, tüylerim ürpermişti.

"Benim dayım... Ölmüş." dedi ve hıçkırdı.

Başımı kaldırdım ve ıslak mavilerine baktım, "Çok üzüldüm. Ne olmuş ki?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Kalp krizi geçirmiş. Selen, onu bir daha göremeyeceğim." dedi çenesi titrerken. Titreyen çenesinden öpmek istedim ancak kendimi tuttum.

"Yoo, göreceksin. Cennette." dedim ve gülümsedim. Bu cevabın onu rahatlatacağını umuyordum.

"Oraya daha çok var." dedi ve gözünde biriken yaşları kolunun tersiyle sildi. "Birini bir daha hiç görmemek çok kötü. Yani seni terk etmiş gibi ama... Bu sefer tamamen terk etmiş."

"Evet, çok kötü." dedim ve dudağımı büktüm.

Hiç tanıdığım birini kaybetmemiştim, onu anlamakta zorluk çekiyordum. Sonra annemi bir daha hiç göremediğimi düşündüm, onu görmek için cennete kadar beklemek zorunda kalacağımı. Babamı, teyzemi, ninemi... Murat'ı... Bunları hayal ettikçe çenem titremeye ve gözümde yaşlar birikmeye başladı.

Kelebek AnlaşmasıWhere stories live. Discover now