12- Sonsuzluk

1.8K 125 285
                                    

Merhaba!

Bir mezuniyet, bir koca sınav, birkaç yaz ayı, birkaç tercih sonrasında kışın ortasında bıraktığımız SelMur sonunda geldi. :')

Şahsen acı çekmeye kalbim alıştığından, acı çektirmeye de kafam daha çok çalıştığından zorlandığım bir bölüm oldu. SelMur da eninde sonunda mutlu olmak zorundaydı tabii ki. Ve siz de bu sabırla onları mutlu görmeyi o kadar hak ediyorsunuz ki... Size bunca zaman layık olamadığım için özür dilerim. ;)

Beklediğiniz, özlediğiniz, sabrettiğiniz için teşekkür ediyorum. Umarım bölümü oylayıp yorum bırakacak kadar beğenirsiniz. İyi okumalar! ❤

Murat'la arkadaşlığımızın en çekişmeli zamanlarından biriydi. Arada bir güzel güzel oynarken genelde hep atışırdık ancak bu sefer atışmalarımız öyle sıklaşmıştı ki, artık arkadaş olmadığımızı düşünebilirdi dışarıdan bakan birisi. Murat, biz okula gidip geldikçe bir değişik oluyordu. Annem onun büyümeye başladığını söylese de ben kabullenemiyordum. Onu göz hapsinde tutamadığım zamanlarda, okulda derslerde kim bilir kimlerle arkadaşlık ediyordu...

Onun başkalarıyla eğlendiğini düşündükçe içime bir kıskançlık dalgası yayılıyordu. Üstelik bu kıskançlık zaman zaman Kerim'e olan kıskançlığımdan farklı bir boyuta geçerek, mesela oyun oynamasını bile beceremeyen kızlarla arkadaşlık yaptığı ihtimalini düşününce dayanılmaz bir hâl alıyordu.

Teneffüslerde Murat'la görüşüyorduk, mesela kantinde rastlaşınca o gün ne kadar sıkıcı dersler görmüş olursak olalım günüme neşe geliyordu. Normalde benden büyükler tarafından ezildiğim kantin kuyruğunda Murat'ın beni elimden tutup yanına çekmesiyle en önlere geçebilmek de ayrı bir gururdu. Ama bazen, başka çocuklarla, bilhassa kızlarla birlikte kek aldığını görünce sinir katsayım yükseliyordu. Bilerek sırada ayağına basıyor, ip atlarken yanımdan geçerse ona çarptırıyor, ben sınıf arkadaşlarımla yakan top oynarken o yakınlarda olursa topu ona fırlatıyordum.

Dediğim gibi, bu okul meselesi ortaya çıktığından beri hırçınlaşmıştım. Arkadaşlığımız için de tehlike çanları çalıyor gibi hissediyordum. Murat bu saçma tavırlarım karşısında kimi zaman susuyor, kimi zaman da herkesin önünde beni sinir ediyordu. Ama ben onunla yalnız olmaya, yalnız atışmaya alışıktım. Tüm dengem altüst olmuştu.

Bir gün, öğle arasında eve gitmeyip bahçede oynamayı tercih etmiştik kızlarla. Yere çizdiğimiz seksek yeni eğlencemizdi. Taşı atıp hızlı bir şekilde zıplamaya başladım. Bu oyunda ustaydım. Tam son karelere gelmiştim ki, bahçenin diğer ucunda bana dikilmiş olan mavi gözleri gördüm. İçimi garip bir his kaplarken dikkatim dağıldı ve bir anda, tam zıplarken dengemi kaybedip yere kapaklandım.

Dağılan saçlarımın arasından Murat'ın hızla bana doğru koştuğunu gördüğümde kaşlarımı çattım. Onun yüzünden rezil olmuştum. Ellerimi silkeleyip yaralı dizime üflerken Murat yanıma varmıştı bile.

Eğilip omzuma dokundu ve "İyi misin Selen?" diye sordu gerçekten endişeli bir sesle.

"İyiyim, senin yüzünden yandım, inek!" dedim ve omzumu silkip elini uzaklaştırarak ayaklandım.

"Nasıl benim yüzümden?" dedi kaşlarını çatarak.

"Senin yüzünden işte. Ne bakıyorsun dik dik?" dedim ve saçlarımı arkaya attım. Bu sırada arkadaşlarıma oyuna devam etmelerini söyleyip Murat'ı kenara çektim.

"Senin ne işin var burda? Eve gitmiyor musun sen öğle arasında?" dedim ellerimi belime koyarak.

"Canım istemedi, seni de görünce kaldım."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 16, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kelebek AnlaşmasıWhere stories live. Discover now