XXI

4.5K 327 2.6K
                                    

Bölüm şarkısı: The New Pornographers -The Bleeding Heart Show
___________

Ertesi gün Louis Harry'yi görmedi.

Özel dersine erken varmıştı, gerginliği parmak uçlarını uyuşturuyordu. Tüm gün boyunca bu an hakkında düşünmüştü, her bitmek bilmeyen ders ve yarım yamalak sohbetler boyunca. Defterine aldığı her not, ders kitaplarının sayfalarını her çevirişi ve etrafında dönüp dolaşan çocuklarla ilgili dedikoduları (bir keresinde bir kız kendini beğenmişlikle arkadaşına, Zayn'le Harry'nin onun uğruna yumruklaşmaya başladıklarını iddia etmişti — Louis öyle gürültülü bir kahkaha atmıştı ki profesör cümlesinin ortasında ürkerek durmak zorunda kalmıştı) duymazdan gelmeye çalışması sırasında bunlara sadece yarım yamalak odaklanıyordu, düşünceleri ve kalp atışları Harry'nin odalarının içinde bir yerlerde kilitlenmişlerdi ve dilinden damlayan cevapsız soruları için heyecanı daha da artırıyorlardı. Hatta, bugünün özel dersi için o kadar sabırsızlanıyordu ki, Niall'ın en sevdiği restoranda biftekle şarap davetini bile reddetmişti. Konu bu derecede ciddiydi.

Ama artık kapıya varmıştı ve Louis Harry'nin kapısını açmaya çalıştığında, kapı kilitliydi.

Kapıyı çaldığında da açılmamıştı.

Ve 'neredesin?' diye mesaj attığındaysa mesajı yanıtsız kalmıştı.

Bununla da Louis'nin tüm heyecanı sömürülmüştü.

Böylece, hayal kırıklığı ve kemiklerine yerleşen yeni tür bir dehşetle, ensesindeki saçları yolarak dairelerine doğru yol aldı.

Harika.

***

Louis kapıdan içeri fırtına gibi girir girmez, "Eğer yine de ortalıktan kaybolduysa, Tanrı yardımcım olsun!" diye bağırdı.

Niall bateri setinden başını kaldırdı, büyük, soluk renkli kazağının kolları yukarı sıvanmıştı, bagetler bateriyle buluşmaya hazır vaziyette başının üstünde duruyorlardı. "Ha?" dedi dikkatini toplama gayretine girerek.

"Harry. Odalarında değil. Gitti, değil mi? Yine gitti ve o şimdi bir hendekte muhtemelen ölüyken biz hepimiz güzelce yerimizde oturacağız ve kimse bir şey—"

"Ne sikimden bahsediyorsun, dostum?" diye sordu Niall, bagetlerini aşağı indirdiğinde yüzünde sersemlemiş bir ifade vardı, bagetleri bir kenara fırlatmış ve tüm dikkatini epey kızarmış ve ceketini gereğinden fazla şiddetli bir şekilde çıkaran Louis'ye vermişti.

Belki de bugün fazla gerilmişti. Endişeler falan işte.

"Zayn'e mesaj atacağım!" diye bildirdi Louis aslına bakılırsa kimseye, kafasının üstünde ampul yanmış gibi. Ayakkabılarını yürüdüğü sırada çıkarıp onları yerde bırakarak yandaki odaya geçti.

"Ne diyeceksin?" diye seslendi Niall arkasından.

"Harry'nin kaybolduğunu!"

Telefonunda 'Harry nerede?' diye yazmaya başladı, korkutucu bir hızla.

"Bence karışmamalısın," dedi Niall, unutulmuş bagetlerinden birini alıp parmaklarının arasında döndürerek.

"Çok geç!" dedi Louis melodiyle. Artık üzerine eşofmanını geçirmiş halde odaya geri döndü ve telefonu titrediğinde aç gözlerle bakışlarını ona çevirdi.

Cevap:

'Bilmiyorum dostum. '

"Tanrı aşkına," diye soludu Louis, telefonu en yakınlıkta yüzeye fırlatarak abartıyla gözlerini devirdi. "Tabii ki bilmiyor. Buralarda bir şey bilen birileri var mı?" diye sordu sinirle. Sonra odasına kayboldu.

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin