XXIII

3.3K 295 1.3K
                                    

Bölüm şarkısı; White Lies - Nothing to Give
___________

Louis uyuyamıyordu.

Ayık halde, soğuk ama buna karşın dondurucu terle kaplanan vücuduyla yerinde uzanıyordu, temiz çarşaflar tenine yapışmıştı, elleri açık bir şekilde her iki yanında buz gibi yatağının üstünde durmaktaydı.

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Karanlık, çorak olmasına rağmen şatafatlı donatılmış (tıpkı şu lanet okulun her yeri gibi) tavana bakıyordu.

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Kalbi sağır edici bir gürültüyle çarpıyordu. Bu kafatasına da geçmiş olmalıydı çünkü kemiğinin kulak zarlarına baskı uyguladığını hissediyordu.

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Acaba Niall evde miydi? Kapının sesini duymamıştı.

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Harry evde miydi?

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Acaba Harry şu anda kendilerini Versace ve Chanel'e bürüyen ruhsuz fahişelere tutunarak onların aklını, bedenini, ruhunu yok etmelerine izin mi veriyordu? Bir hendekte miydi? Veya bir banyoda yerde? Yoksa çoktan yatağında huzurlu uykusunda mıydı? Gülümsüyor muydu? Üzgün müydü? Louis'nin orada olmadığını fark etmiş miydi? Önemsiyor muydu? Önemsediği bir şey var mıydı?

"Var olan her kusursuz şeyin ardında, trajik bir şeyler vardı."

"Louis Tomlinson."

Evet. Louis kesinlikle uyuyamıyordu.

***
Louis piyanonun gürleyen sesine uyandı —Tchaikovsky?—, hem de sabahın en erken saatlerinde. Lakin bunu takmamıştı bile, yatakta kalıp tavana bakmaya devam ediyordu. O not hakkında düşünmeyi reddediyordu.

O not hakkında.

Kendi yazdığı not hakkında. Kendi yazdığı ve şu anda kağıdın arkasında kendi adıyla birlikte Harry'nin günlüğünün içine tıkıştırılmış not. Bunun hakkında düşünmeyi reddediyordu zira bu hiçbir şey ifade etmezdi, çünkü Harry dün onu görmezden gelmiş, varlığını hayatından uzak tutmuştu, ve her zaman olduğu boş, süslü kişiliğindeydi. Hiçbir şey değişmemişti. Harry değişmemişti.

Harry'nin soluk tenine yazılı "I CAN'T CHANGE" dövmesi geçti gözlerinin önünden. Hah. İronik.

Ve kahretsin.

Aklında çok fazla düşünce vardı.

Ve telefonunu eline aldığında bir o kadar da mesaj olduğunu gördü. Zayn'le Liam'ın adını birkaç kez gördü —Harry'ninkini ise hiç, elbette— fakat kısa mesajları okuma zahmetine girmedi, onun yerine telefonunun kilidini açıp ona şu anda yardımı dokunabilecek tek kişiyi aradı.

Bir kez çaldı.

Piyano durdu.

Niall'ın sesi hem telefondan, hem de duvarın öbür tarafından, "Tommo," diye seslendi. "Neredesin, dostum?"

"Yatağımda."

Kıkırdaması duyuldu. "Yine mi? Akşamdan kalma falan mısın?"

"Alakası yok."

"İyi misin?" diye sordu esneyerek. Bir piyano tuşuna dokundu.

"Hayır. Gel benimle uzan. Kötü hissediyorum."

Young & Beautiful ➸ l.s  (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin