◄Serviste Kırılan Kalp►

108 13 8
                                    

Bölümleri uzun yazmaya çalışsam da yapamadım. Bu arada bir sonraki bölüm de çok kısa olacak. Ama ondan sonraki bölümleri uzun yazmaya çalışacağım :)) Neyse, bu bölüm lovelysedef'e gelsin. Yorumlarıyla beni çok destekledi :D

En sonunda yaz tatili bitti ve okullar açıldı. Yaz tatilinin bitip okulun açılmasına sevineceğimi hiç düşünmemiştim. Ama seviniyordum işte. 

Ben, Bruno ve Ronaldo okula gitmek için hazırdık. Kimse evimizin yerini görmesin diye, servise ilk binip son inecektik. Hep böyle olacaktı. 

Servise bindik. Ben servisten içeri girince şöför ağabey bana "Buenos dias." dedi. Demek ki bizim için İspanyolca çalışmıştı. Belki de önceden biliyordu. Ama bu bize "Buenos Dias" yani "Günaydın" dediği gerçeğini değiştirmiyordu. Bende ona "Buenos dias." dedim ve boş bir yere geçtim. Oturduğum yer en arkanın bir önündeki tekli koltuktu. Bruno ile Ronaldo'da benim yanımdaki ikili koltuğa oturdu.Kısa zaman içerisinde servis öğrencilerle doldu.

O zaman ilk fark ettiğim geçen seneden tanıdığım biriydi. Aslında aynı serviste sınıf arkadaşım olacak kişiler de vardı ama onlar benimle pek ilgilenmiyorlardı. Ben tanıdığım kişiye yani Ceyhun'a baktım. Ben Ceyhun'a bakarken Bruno ile Ronaldo Fransızca konuşuyorlardı. Ceyhun, Bruno ile Ronaldo'nun konuşmasına daldı:

-Ne konuşuyorsunuz ya, saçma sapan bir dilde? (!)

Bruno:

-What? My name is Bruno. I'm Spanish. (Ne? Benim adım Bruno. Ben İspanyolum.)

Ronaldo:

-And, I'm half Spanish, half French. My name is Ronaldo. ( Ve ben de yarı İspanyol, yarı Fransız'ım. Benim adım Ronaldo.)

Ceyhun:

-Öf, peki. Okey. My name is Ceyhun. I'm Turkish. ( Tamam. Benim adım Ceyhun. Ben Türküm.)

Ronaldo ve Bruno:

-Nice to meet you. (Tanıştığımıza memnun oldum.)

İşte konuşmaları bu şekilde bitti. Ardından Ceyhun beni gördü ve onunla konuşmamız başladı:

-Hey güzellik nasılsın? Seni arkadaşlarımla tanıştırayım. Bu Defne ve bu da Kerem. Bende Ceyhun. Ceyhun Odun.

Önce arkadaşlarını gösterdi, sonra da kendini. Soyadını söyledikten sonra soyadının ona çok yakıştığını anladım. Gerçekten de odundu. Ona baktım ve konuşmamıza devam ettim:

-What? I'm Spanish. My name is Bella. I don't know your language. (Ne? Ben İspanyolum. Benim adım Bella. Senin dilini bilmiyorum.

-Tüm yabancılar ve de güzel yabancılar beni buluyor. My name is Ceyhun. ( Benim adım Ceyhun.)

Defne araya girdi:

-Hey, ben ne oluyorum?!

-Arkadaş.

-Anlamadım?

-Ben ne oluyorum dedin ya, arkadaş oluyorsun anla işte! Anlaşılan tüm aptallarda beni buluyor.

-Birgün beni çok ararsın Ceyhun, laflarını bir daha düşün derim.

-Benim tek arayacağım kişi Bella olur.

-Öyle olsun Ceyhun. Aynı okuldayken sana verdiğim kopyaları hemen unuttun sanırım.

Defne öyle deyince gözlerim bir anda büyüdü. Ceyhun'un kopya çektiğini bilmiyordum. Ama artık biliyorum. Ceyhun ile Defne'nin konuşmalarına hemen daldım. Konuşmalarına dalmasaydım tartışmalarının büyüyeceği keisndi:

-Ceyhun, what is the problem? (Ceyhun, sorun ne?)

-No problem Bella. (Sorun yok Bella.)

-Good. (İyi)

-Sesinle beni büyülediğini biliyorsun değil mi?

-What? (Ne?)

-I'm sorry. I don't remember your problem. Your voice is beautiful. (Özür dilerim. Sorununu hatırlayamadım. Sesin çok güzel.)

-Ceyhun, you ere crazy! (Ceyhun, sen delsiin!)

-Evet sana deliyim.

Anlaşılan Ceyhun beni resmen sevmişti. Hatta bana aşık olmuştu. Benim Mert'i gördüğüm zaman hissettiklerimi, Ceyhun bana karşı hissediyordu. Anlaşılan birden fazla kişinin kalbini kırmam gerekecekti. Zaten Defne'nin kalbini kırmıştım bile. Aslında Ceyhun kırmıştı. Ama Ceyhun'a yardım eden de bendim. 

En sonunda okula vardık. Herkes sırayla servisten indi. Bruno ile ben sınıfa çıkıp, eşyalarımızı bıraktık. Ronaldo ise aşağıda kalıp arkadaş edinmeye başladı.

Sıra BendeWhere stories live. Discover now