2.Bölüm: "Özel"

30.7K 1.4K 451
                                    

Bir önceki bölümün multimedyasında bir yanlışlık oldu düzelttim tekrar bakarsanız sevinirim.

Multimedya; Batıkan
Bölüm şarkısı; Katy Perry - Ur So Gay

"Buraya gelmek için mi okuldan kaçtık?" Boktan bir yer olması bir yana burası benim çocukluğumun öldüğü parktı.
Elimdeki sigarayı dudaklarıma götürerek derin bir nefes çektim.

"Babam beni bu parkta terk etti." Elimle yıkılmaya yüz tutmuş parkı gösterdim. "Tam şu kaydıraktan kayarken.." Gökalp'in durgunlaşmış yüzünü inceledim.
"Beni bir başıma bırakıp gitti." Elini omzuma atıp beni bankta biraz daha kendine çekti.
"Özür dilerim. Her şey için." Tebessüm ederek sigarayı tekrar çektim ciğerlerime.
Çok nadir içerdim.

"Sen neden özür diliyorsun anasını satıyım. Çocuğunu yılda bir getirdiği parkta bir başına bırakıp bir daha da dönmeyen o babam olacak şerefsiz." İzmariti fırlattım.
"Annem o gittiğinde Mira'ya hamileydi ve en çok zoruma giden ne biliyor musun Gökalp? Mira dört yaşına gelen kadar bana baba dedi."
Gözlerimin dolduğunu fark edince yutkundum.
Bunları birine anlattığım zaman ölesim geliyordu. "Babası hiç olmamış bir çocuğa ben senin baban değilim demek ne kadar zor bilemezsin." Burnunu çekerek omzuma vurdu.
"Şimdi ağlayacağım amına koyayım." Şakayla karışık gözlerini sildiğinde kahkaha attım.
"Biz her zaman yanındayız, gerçi Ulaş itinin sağı solu belli olmaz ama burası.." elini omzuna vurdu.
"Her zaman sana açık." Sarıya yakın saçlarımı karıştırarak ayağa kalktım.

"Night? Bomonti?" İşaret parmağını sallayarak pantolonunu silkeledi. "Kesinlikle Bomonti." Omuz silkerek son bir kez daha parka baktım.
"Düş önüme." Bomonti bizim her zaman gittiğimiz bar tarzı bir mekandı.

Sahibi Kutay Abi dertlerimize ortak olduğundan onu babamız gibi severdik.
Hepimizin hayat hikayesini tek tek bilir ve yardımcı olmaya çalışırdı.
Ulaş'ın babasını hastaneye kaldırdıklarında maddi ve manevi açıdan destek olmuş, bize arka çıkmıştı.

Maalesef ki.. Ulaş'ın babası felç kalmıştı.
Eskiden işkolik olan ve oğluna zerre yardım sağlamayan adam şimdi çocuğunun eline bakıyordu. Her ne kadar bu durumdan hoşnut olmasam da Ulaş'ın iyiliği için sesimi çıkarmıyordum ya, kafiydi.

Renkli ışıkların yanıp söndüğü mekana bakarak içeri girdim. Gökalp'in sarsak adımları lobiye ulaştığında sevinçle bağırdı. "Kutay beyciğimiz neler yapıyor acaba?" Kutay abi her zaman ki kesimde olan saçlarını joleyle arkaya yatırmış bir vaziyette sabah müşterilerini karşılıyordu. "Yine mi siz hayırsızlar, Ben size okuyup adam olduktan sonra gelin de şu barlarda sürünmeyelim demedim mi?" Omuz silkerek her türlü içkinin olduğu locanın önündeki uzun koltuklara oturduk.
"Biz onlardan bir şey bekleyelim, onlar okuldan kaçsın haytalar!" Neşeyle şakıdığında gülümseyerek ağrıyan başımı ovdum.
"Reis ağrı kesicin var mı?" Kafasıyla sağı işaret ederek personel odasını gösterdi.

"Yerini biliyorsun. Bugünkü müşteriler biraz yoğun alıver odadan." Kafamı sallayarak etrafımda bir tur döndüm. "Gökalp sen iç bir şeyler, geliyorum hemen." Onaylayarak köşede duran efesi önüne çekti. Gene bira takılıyorduk anlaşılan.

Kapıyı itekleyerek kremden başka renk barındırmayan odaya girdim. Nerdeydi bu ağrı kesici? Üçüncü çekmeceyi de çektiğimde karşıma çıkan hapla zaferle gülümsedim.
Eğer Kutay abinin odasındaysanız içeride doğum kontrol hapı bile bulabilirdiniz.

Bir taneyi susuz içtiğimde elimi karnıma götürdüm. Üzerimdeki ince kazağı kaldırarak karnımdaki yaraya baktım. Gökdeniz'in izine.
İnce kesiği parmaklarımla ovarak aklıma dolan anıları savuşturdum.

Tutsak (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin