25.Bölüm: "Uzay yolculuğu"

7.7K 530 82
                                    

Daha önce kitapta Eyşan ismini kullandık mı niye hatırlayamadım.

Multimedya; Bölümle alakalı fotoğraf 
Bölüm şarkısı; Arctic Monkeys - Suck It And See

"Abi!" Otuzlu yaşlardaki kadının uzattığı bileti aldım. "Abi dedim!" Oflayarak arkamı döndüm. "Benim çişim geldi." Elimi saçlarıma götürerek onları avuçladım.

Kadınlar tuvaletine giremezdim ve üstüne üstlük Mira'yı birine emanet edemezdim de.
Tek başına hayatta tuvaletini yapamazdı.
"Erkekler tuvaletine giremez misin?" Kafasını her zaman ki gibi iki yana salladı. Mira küçüklükten beri böyleydi. Ne zaman tek bir yerlere gitsek onu tuvalete sokmada sıkıntı yaşardım. Ve erkekler tuvaletine girmemekte ısrarcıydı. "Bir dakika bekle." Avuçlarını karnına bastırarak tepindiğinde görevliye bavulları uzattım. "Şunlara bakabilir misiniz?" Kadın mırın kırın etse de kafasını salladı.

"Erken dönün lütfen, uçağınız kalkmak üzere."
Tembihini dikkate almadan Mira'nın elinden tuttum. "Cadı seni." Dil çıkarttı.
Gözlerimi devirerek çekeledim onu, koridorun en sonundaki tuvaletlere nihayet ulaşmıştık.

Kadınlar tuvaletinin kapısını etrafı kolaçan ederek gözetledim. Tamam, yaptığım çok kötü bir şeydi ama ben gaydim! tek amacım kardeşimin çişini yapmasını sağlamak ve sonra hiçbir şey olmamış gibi o uçağa binmekti.

İçerideki son kişi de kapıdan çıkarken yanlışlıkla Mira'ya çarpmıştı. Sarı saçlı kız ayağını tutarak inlediğinde aklıma gelen kötü anıları uzaklaştırarak kardeşimi tutup hızla ayağa kaldırdım.

Çocuklarının eve gelmeyeceğini söylemiştin.
Hıçkırık.
Bir tane daha.
Ve bir tane daha.

"Beyefendi?" Gözlerimi kırpıştırarak karşımdaki kıza baktım. Neden Mira'nın elini tutuyordu? "Kardeşiniz durumu izah etti. İsterseniz yardımcı olabilirim?" Kafamı salladım. "Ben buradayım." İşaret parmağımı tehditvari bir şekilde Mira'ya uzattım. "Size yardımcı olacaktır." Uyarımı anlayıp kafasını salladı ardından içeri girdiler.

Havaalanının beyaz duvarına kafamı yaslayarak ellerimi cebime soktum. Gözümü kapattığım gibi dünün bütün anıları aklımı kurcalıyordu. Önce Gökdeniz sonra Gökalp bir de annem vardı tabi. Akşam anneannemde kalmış ve güzel bir nutuk yemiştik. Anlattığım olaylarla beraber hem kaçırıldığımdan haberi olmamasına bir güzel kızmış ardından kızına küfür ederek, bizi yatıya kalmamız için zorlamıştı. Dün gece orada kalmış ve anneannemle vedalaşıp sabahın bir saati buraya gelmiştik.

Kimseyle vedalaşamadığım için içim buruktu.
Telefonda durumu izah edecektim fakat bu yine de onların beni öldüreceklerini bilmediğim anlamına gelmiyordu.
Sanırım özleyeceğim kişiler Kutay Abi, Ulaş ve çatlak kızıl psikoloğumdu. Belki de Oktay? sonuç olarak Mira'ya çok büyük bir iyilik etmişti. Gökdeniz'i özlemeyecek misin?

İç sesimi bastırarak yutkundum. Kafama estiği gibi gidiyordum ve şokun etkisiyle Gökdeniz'i düşünmemiştim bile. "Geldik biz." Kız gülerek Mira'ya sarıldığında samimi olduğunu umduğum bir gülümsemeyle karşılık verdim.

"Teşekkür ederiz." Önemi yok der gibi kafasını salladı. "Ne demek! Uçağınıza geç kalmayın. Belli ki Mira babasını çok özlemiş." Yuh artık diye bağırarak ellerimi kafama koymak ve deli gibi kaçmak istesem de sadece gülümsemeye devam etmekle yetindim.

"Bir dakikaya bu kadar çok bilgiyi sığdırabildiğine göre seni de çok sevmiş olmalı." Kızararak elini uzattı. "Eyşan." elini sıktım. "Batıkan." gözlerini büyüterek bavuluna daha çok asıldı. "İlk defa duydum,
Ne kadar güzel bir isim." Kuru bir teşekkür ettikten sonra Mira'yı omuzlarından ittirdim.

Hayatımda yeteri kadar dert varken başka biriyle uğraşamazdım. "İyi yolculuklar!" Sesi arkamızdan yükseldiğinde bağırdım.
"Sanada!" Mira somurtarak sırt çantamı omzuna taktı. "Neden onu tersledin?" Eğilerek sarı saçlarının kapattığı burnuna vurdum.
"Çünkü öyle gerekti." Omuz silkerek yürümeye başladı. "Nereye gidiyorsun?" Bavul kontrol noktasını gösterdiğinde dilimi yutmak üzereydim. Nereden biliyordu böyle şeyleri bu çocuk?

Peşinden yürüyerek elimdeki iki bavulu sıkıca kavradım. Zor bir yolculuk olacakmış gibi geliyordu.

-

"Çat pat!" Gülerek ellerini birbirine çarpan Mira'ya baktım. Ve yanındaki Eyşan'a.
(Neden götü boklu Eyyyşan diye bağırasım geliyor..)
"Tamam güzelim hadi Eyşan ablanı rahat bırakalım malum yorulmuş-" kız oturduğu yerde kıpırdanarak güldü. "Ben gayet rahatım tabi sen de rahatsan?" Bana gönderme atınca iki saniye durdum.

Hayatımdaki herkes beni sümüklü bir peçete gibi bir kenara atmış mıydı? Evet, unuttunuz mu ben zavallıydım. "Rahatsızım. İyi yolculuklar." Kafamı tekrar cama çevirdim.
Bu yaptığımdan daha sonra pişman olur muydum bilmiyordum ama şu an sadece içimdeki sesi dinlemiştim.

Artık neler hissettiğimi pat diye söyleme zamanıydı. Zırvalara yer yoktu.
"Ben çok özür dilerim. R-rahatsız olduğunuzu bilmiyorum. Sanmıştım ki-" duraksayarak yutkundu. Yüzüne bakmıyor hala camı izliyordum. Mira koluma vurduğunda bile sesimi çıkartmadım.
"Benden hoşlandın sandım." Camdaki yansımama gözlerimi büyüterek -uçakta koltuktan kalmak yasak olmasına rağmen ayakta duran Eyşan'ın- sözlerine kahkaha attım.

"Sen cidden senden hoşlanabileceğimi düşündün mü?" Gözleri dolmuştu. "Yanlış anlama. Belki hetero olsam hoşlanabilirdim ama ben eşcinselim. Sevgilim bile var." Duraksadım. "Ya da yok. Önemi yok bunun." Gözlerimi kısarak uçaktan atlamayı düşündüm. Gökdeniz artık hayatımda yok muydu?

"Anladım." Kekeleyerek koltuğuna geri oturdu. Eyşan normalde arkamızda oturuyordu ama Mira'yla oynamak için yanımızdaki boş yere oturmuştu. Şimdi ise kendi yerine geri geçerek beni büyük bir dertten kurtamıştı.

Mira'nın kızgın bakışlarına aldırmadan kafasını tutup sırtıma yatırdım. "Azıcık dinlenmezsen seni babaya götürmem. Bu kadar da net söylüyorum." Tekrar yüzüne baktığımda gözlerini yalandan kapamış sıkıyordu. "Aferin sana." Gülümseyerek cama döndüm. Artık benim için sadece Mira vardı.
Babamla sadece çıkarlarım için konuşacak İstanbul'daki kimseyle de gerekmedikçe görüşmeyecektim.

Bu lisenin ikinci sınıfında sınavım var ayaklarına yatarak sosyal medyaları kapatma kararım gibiydi. Kapatıyordum ve pat! Ertesi gün tüm hesaplarım açık bir halde milleti stalklıyordum. Bağımlılık? Kesinlikle özlemden daha güçlü bir duyguydu.

Bir süre sonra koltukların üzerindeki büyük televizyona bakarak inişin yaklaştığını kesinleştirdim. "Sayın yolcularımız, lütfen kemerlerinizi bağlayınız. Uçak inişe geçmektedir. Bizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz." (Pilotta oldum iyi mi aminyum)

"Mira, Mira kalk!" Kızı daha yeni uyutmuştum ve şimdi geri kaldırıyordum. "Uçak iniyor görmek ister misin?" Kafasını sallayıp mahmurlu gözlerini ovuşturdu.
"Babaya mı geldik?" Kafamı salladım ve camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim.
"Babaya geldik abicim." Ellerini cama dayayarak dışarıyı seyretmeye başladı.
Gözleri heyecanla açılmış, sarı saçları yeni uyanmanın verdiği etkiyle dağılmıştı.

Gülümseyerek sarıldım ona. Gözlerini camdan çekerek yüksekçe sırtıma sarıldı. Kafamı saçlarına gömüp gözümden düşen yaşı gizledim. Bundan sonra o bilmese de babası da annesi de bendim.

Sadece ama SADECE sizin için bu kadar hızlı yazdım bu bölümü. Ve yarı zamanımı buna verdim bu da demektir ki sizi çok seviyorum, farkındasınızdır umarım.. Yorumlarınızı okudukça çok mutlu oluyorum! Hepiniz ayrı ayrı değerlisiniz benim için. Bol bol yapın ki arada sohbet edebilelim.
Kendinize iyi bakın anneciklerim.

Tutsak (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin