4.Bölüm: "Konser"

23.9K 1.2K 378
                                    

Konser bölümünün birinci kısmıdır.

Multimedya; Gökdeniz *kalp*
Bölüm şarkısı; Duman-Köprü Altı

Üzerime giydiğim tişörtü çıkartarak yeni bir tanesini geçirdim. "Bu da hiç yakışmadı." Gökalp ellerini yatağıma yaslayarak kafasını geriye attı. "Senin karı gibi üst seçeceğin siksen aklıma gelmezdi Batı." Gözlerimi devirerek elimde buruşturduğum tişörtü Gökalp'in yüzüne fırlattım.

"Çok konuşma da seç birini." Ayağa kalkarak yanıma geldi. "Mavi olanı giy bence." Dolabı gözlerimle eşeledikten sonra ona doğru döndüm. Bu dolapta mavi üst yoktu ki?

''Baya komik, nereye gülüyoruz?'' Bayık bakışlarıma karşılık kahkaha attığında sinirle nefesimi tuttum.Üzerime rastgele geçirdiğim kıyafetleri umursamadan, ceketimi de kolumla vücudumun arasına sabitledim. Annemin arabasının anahtarını nasıl araklayacağımı düşünürken odaya dolan telefonun sesiyle sıçradım.
"Sustur şunu." Gökalp masanın üzerindeki telefonu alarak kimin aradığında baktı. "Ulaş arıyor, direk Bomonti'ye geçmesini söylüyorum?" Kafamı sallayarak onayladım.

"Zaten işimiz kalmadı evde, çıkacağız." Merdivenlerden inerken yamuk duran çerçeveyi düzelttim. Geçen kış Mira'yla çekildiğimiz bir fotoğraftı. Gülümseyerek fotoğrafı inceledikten sonra arkamdan gelen Gökalp'e işaret verdim.
Telefonla konuşmaya devam ediyordu. "Ya da boşver. Hazır araba altımızdayken onu da alalım, Ulaş'a söyle on dakikaya oradayız geç kalmasın." Sırıtarak ekledim.

"Bugün minik bir performans sergileyeceğiz nasıl olsa." Ne demek istediğimi anlamış olmalı ki cevap verme zahmetine bile girmeden sırıttı. "Hazır ol kanka, on dakikaya oradayız." Telefonda sesini değiştirmesi komiğime gittiğinde gülerek ensesine vurdum.

"Yürü lan ordan! Öyle mi konuşuyorum ben dangalak?" Eliyle ensesini ovuşturarak cıkladı.
"Hiç yakıştıramıyorum sana Batı'm. Sen böyle birisi değildin, unuttun mu? eskiden bana ölüyordun." Hülyalı hülyalı elini alnına koyduğunda arabanın kapısını açtım.

Gökalp'te cevap vermememi umursamadan arabaya bindiğinde arabayı çalıştırdım.
"Annen bizi sikmesin?" Omuz silkerek aynayı düzelttim.
"Bu havada oraya yürüyerek gitmek istiyorsan buyur git kardeşim.. yollar senin." Abartılı bir şekilde gözlerini büyüttüğünde radyoda çalan şarkıya mırıldanarak eşlik edip yola odaklandım. "Yok bebeğim kalsın."  Yolun devamında ise her gün beynimi şişiren kendisi değilmiş gibi susmuştu.

Kısa bir süre daha sustuktan sonra boğazını temizleyerek konuşacağını belli etti.
Anlaşılan konu yine Gökdeniz'e gelecekti,
Tahmin ettiğim gibi de olmuştu zaten.
"Kanka ben hala idrak edemiyorum. Sen neden heteroseksüel birini seviyorsun ki? Sonuçta kızlardan hoşlanıyor. Bu çocuğun seni sevme ihtimali Ulaş'la benim öpüşme ihtimalimden daha az." Yüzüm düşse de belli etmedim.

"Ayrıca sana aşık olan ne kadar kız var biliyor musun sen? İstesen hepsi yoluna kul köle olur be!" Elimi saçlarıma atarak kumral tutamları karıştırdım.
"Gönül olum bu, ota da konuyor boka da." Ellerini göğsünde birleştirerek mırıldandı.
"Seninki de tam boka konmuş ha!" Bu konu ne zaman açılsa çirkefleşiyordu ve beni paylaşmak istemediğini tekrar tekrar belli ediyordu. Ulaş ise benim Gökdeniz'i sevmeme sesini çıkartmıyor, hatta 'gönül ota da konar boka da.' tezini onaylıyordu.

Elimi cebime atarak telefonumu çıkarttım.
"Ulaş abicim, geldik biz." İneceğini bildirdikten sonra telefonu kapattı. Bense oraya gidince ne yapacağımızı düşünüyordum.
Sabah Kutay Abi'den gelen telefonla Gökalp apar topar bize gelmiş, birkaç ses denemesinden sonra hazırlanıp evden çıkmıştık.

Tutsak (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin