23.Bölüm: "Baba ya da onun gibi bir şey"

11K 563 103
                                    

Bölüm biraz gecikti özür dilerim bebeklerim!
Multimedya; alttakini erkek olarak düşünün bunu koyudum çünkü stranger things'e bayılıyorum aq
Bölüm şarkısı; Charlotte Cardin - Main Girl
(Kullanıcı adımdan da gördüğünüz üzere en sevdiğim şarkıcı, şiddetle dinlemenizi tavsiye ederim)

"Beni buraya çağırmanın sebebi neydi?" Büroya hızlı bir bakış atıp saçlarını tepede toplayan anneme baktım.
"Sana söylemem gereken bir şey var. Mira'nın bilmemesi gerektiğini unutma." Üzerine vurgu yaparak söylediği şeyle kaşlarımı daha çok çattım.

"Söyle artık." İfadesi suratımın aksine kızgın çıkan ses tonum sinirlenmeye başladığımı belli etmişti. "Baban.. geri geldi." Ne?
Kahkaha atarak kapıya doğru ilerlemeye başladım. Yalan söylüyordu. Benim babam çok uzun zaman önce ölmüştü.
"Benim babam çok uzun zaman önce öldü. Biyolojik olarak annemsin diye bir şey demiyorum ama ağzımı açtırtma." Sinirli bir gülüş yerleştirdim suratıma.

Sırtım dönükken eli kolumu kavradığında tiksinir gibi silkeledim kendimi. Ve ne diyeceğini merak ederek arkamı döndüğümde gördüğüm manzara şok olmama yetmişti.
Annem.. ağlıyordu.
Yıllar sonra ilk defa gözümün önünde ağlıyordu.
Karşımda, eskiden tanıdığım annem gibi.

"B-batı nolur yapma böyle. Babanız o sizin!"
Şirkette olduğumuz için çok kısık sesle söylemişti bunu. Peki ben? Ben sikler miydim?
"Sikerim baba olacak o herifi! Baba dediğin çocuklarını bırakıp gitmez. Baba dediğin karısı hamileyken onu bir başına bırakıp gitmez!Sadece bazen aklım almıyor. Koskoca dokuz ayı aşersen bile içinde tutmuşsundur eminim. Hiç şımartılmadın. Hiç kilo aldığın için seninle dalga geçen bir kocan olmadı! aynı şekilde benim de bana masal anlatacak, futbol oynatacak ya da bisiklete binmeyi öğretecek bir babam olmadı." Sesim odada harlandığında annem çalışanların merakla dinlediği kapıyı kapatıp geri döndü yanıma.
"Biliyor musun anne? ben hala bisiklete binmeyi bilmiyorum."

Gözyaşları daha çok akmaya başladığında sözler ağzından zar zor çıkmıştı.
"Sizi almak istiyormuş. Mira'yla seni. Oldukça zenginmiş artık ve şehir dışında kocaman bir evi varmış. Çocukları gönderirsen onlara en iyi imkanları sağlayacağım dedi." Sinirle yumruk yaptığım elimi cam sehpaya geçirdim.
Kırılması beni durdurmadı.
Cam parçalarını ayağımla sertçe ezerek anneme döndüm.

Göz harelerimin içinin kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirdim. "Bak anne. Beni geçtim zaten umrunuzda olmayan bir insanım. Mira'ya bunu yapamazsın! Duydun mu beni? Farkında mısın bilmiyorum ama babanız dediğin o şerefsiz Mira'yı hiç görmedi bile, çocuğunu tanımıyor!" Kanayan elimi yüzüme kapatarak olduğum yerde durdum.

Gelmişti.
Hayatımızı sikip sonra hiçbir bok olmamış gibi gelmişti. Evli miydi? Çocukları var mıydı?
Şimdi bizi neden siktiğimin yanında istiyordu?
Kafamda bir sürü soru vardı.
Ama onları tek bir sonuca bağlayacaktım.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

"Oğlum. Batıyoruz! Anlamıyor musun? Size artık iyi bir gelecek sunamam. Bunu yapamam. Eğer babanın yanına giderseniz hayatınız güzel devam edecek." Üzerine yürüdüm.
"Ulan hiç çocuklar nasılsınız diye sordun mu? Mira'yı bir pislik gibi anneanneme göndermekten başka ne yaptın ki sanki?" Hakaret etmenin verdiği pişmanlıkla ağzımdan çıkacak olanlara hakim oldum.

"O adamın yüzünü ne ben göreceğim ne de Mira görecek. Bu konu kapanmıştır."
Ofisin kapısını sertçe kapatarak çıktım binadan. Kendimi kesmek için içimde öyle bir ateş vardı ki! Cüzdanımın içinde duran jileti kontrol ederek annemin arabasını uçuruma doğru sürmeye başladım.

Tutsak (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin