Bölüm 16

19K 1.2K 530
                                    

"Bir dakika bir dakika..." dedim elimi kaldırarak. "Şimdi Ege'nin telefonuna bir mesaj geldi, siz de benim kaçırıldığımı düşündünüz ama kaçırılan Berrak, öyle mi?"

"Öyle görünüyor." Konuşan Sıla'ydı, kapının köşesinde duruyordu, Mert ve Çisil'in hemen yanında. Ekin ve Ege ise kapının girişinde tam karşımda duruyordu.

"Burada bahsettiğimiz şey gerçek bir kaçırılma mı?" diye sordum, anlamlandıramayarak.

"Öyle sanıyoruz." Bu kez konuşan Ekin'di. "İçeri geçsek ve bir durum değerlendirmesi yapsak?"

Kapıdan çekildim. Neden kapının önünde kıpırdamadan durduğumu da bilmiyordum. Sanırım şaşkınlıktan düşünme yetimi yitirmiştim. İçinde kaçırılma geçen bir şey konuşuyorduk. Birileri tarafından tanıdığımız biri zor kullanılarak götürülmüştü.

Hayatlarımız ne zaman ucuz gerilim/gençlik filmlerine dönmüştü?

Ve ne zaman işler bu kadar içinden çıkılmaz bir hal almıştı?

Salona geçmeleri için yönlendirdiğimde hepsinin bir yere oturmasını bekledim. Bu süre içinde, durumu algılamaya ve kabullenmeye çalıştım. Pek mümkün değildi.

"Biri her şeyi en baştan anlatabilir mi?" dedim, karşımda oturan topluluğa bakarak.

Çisil, Mert'in yanında otururken en az benim kadar şaşkındı. Muhtemelen şu an aramıza girdiğine pişman olmuştu.

"Benden pas, ben de her şeyi yarım saat önce öğrendim." dedi Ekin.

"Sabah Berrak'ın ortalıkta olmadığını biliyorsun." diye açıkladı Ege.

Evet, biliyordum.

"Siz gittikten sonra ben de bara gittim. Oradan da kimsenin haberi yoktu ama en azından gelirse bara gelir diye bekledim. Gelmedi."

Sıla, Ege'nin yanında biraz öne doğru kayıp araya girdi.

"Ben de tüm gün aradım, konuşabileceği kişilere ulaştım. Sınıftan kimse görmemiş, konuşmamış."

Ege onu onayladığında tekrar bana döndü. "İşte yarım saat önce de mesaj geldi."

"Siz Voltron'ı nerede oluşturdunuz?" diye sordum, hemen organize olup toplanmalarına şaşırarak.

"Ben Ekin'i aradım." dedi Ege. "O da Mert'i aramış, Sıla ve Çisil de Mert'in yanındaymış."

Bu önemli detayı da öğrendiğime göre artık kurtarma ekibini oluşturabilirdik çünkü aramızdan birisi kayıplara karışmıştı. Kaçırılmıştı. Hala çok saçma geliyordu ama erken alışmakta fayda vardı.

"Aybars." dedim, ünlü bir buluş yapmış bilim adamı coşkusuyla. "Aybars'ın oyunudur kesin, kim olacak?"

Ege yerinden kalktığında sıkıntıyla nefesini dışarı verdi.

"Olmaz." dedi Sıla. "Aybars Berrak'a zarar vermez."

"Zarar vermiyor zaten, gördük onu." dedim.

"Sen nereden biliyorsun?" diye sordu Ekin Sıla'ya, gözlerini hafifçe açarak.

Sıla karşılığında ona oldukça uzun bir o kadar da sert baktı. Ekin bakışlarını çevirdiğinde başını iki yana salladı.

İşler sahiden de giderek içinden çıkılmaz bir hal almıştı.

"Polisi arasak?" dedi Mert, aramızdaki tek sakin ve mantıklı insan oluşunu bir kez daha kanıtlayarak.

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin