8

40.7K 1.5K 523
                                    

Ekim'le haftada bir tesadüfen görüşmemiz sinir bozucu bir durumdu. Artık sözleşmeli olarak buluşmalıydık bence. Arkadaş olarak bile olsa onunla olduğum zamanlar hayatımın en güzel zamanlarıydı.

Kalemimin ucuyla yanımda not tutan Cemre'yi dürtükledim. Açıkçası bu kadının ekstra hızlanmış biyoloji dersinde not tutabildiği için Cemre'nin cin olduğunu düşünmüyor değildim. Kaşlarını çatıp bana döndüğünde yüzüme çoktan sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirmiştim bile.

"Hayır dersten kaçman için regl taklidi yapmayacağım. Ayda sekiz kere regl taklidi yapıyorum senin yüzünden." Söyledikleri kaşlarımı çatmama sebep olurken Cemre not almaya devam etti. Bu numarayı ona en fazla iki kere yaptırmıştım. Belki üç. Tam hatırlamıyordum ama en fazla dörttür.

"Akşam bara gidelim mi diyecektim." Söylediklerimle ilgileniyormuş gibi yavaşça not almayı bırakıp bana döndü.

"Diyorsun?" Başımla onayladım.

"Diyorum."

"Ekim için değil mi?" Hızla başımı iki yana salladım.

"Ne alakası-"

"Güneş! Cemre! Çıkın sınıftan!"
***

Barın önüne kadar gelmişken aldığım muhteşem kararı sorgulamaya başlamıştım. Yani, beni içerde görürse gerçekten çok sinirlenirdi ve belki bunun bir daha geri dönüşü bile olmazdı. Ama girmezsem onu bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyordum ve bu çok can sıkıcıydı.

"Güneş, buraya soğukta dikilmek için gelmedim." Gözlerimi devirip Cemre'ye döndüm.

"Kim dedi sana mini elbise giy diye?" Cemre umursamazca omuz silkti.

"En azından kazakla gelmedim." Eliyle üstümdeki kazak-elbiseyi işaret ettiğinde kaşlarımı çattım.

"Elbise bu!" Diz üstüne gelen çoraplarımı biraz daha yukarı çekmeye çalışıp omuzlarımı dikleştirdim. "Girelim." Komutumla (!) birlikte yürümeye başladık ve güvenlik elbette ki geçmemize izin verdi. Bunların hepsi Sarp sayesindeydi.

Bar, her zamanki gibi bizi içki ve ter kokusuyla karşılamıştı. Artık içerde temizlik yapıldığından bile şüphe ediyordum. Cemre hızla Sarp'ın olduğu tarafa giderken ben sahnenin olduğu tarafa yönelip gözlerimle Ekim'i aramaya başladım. Göz aşinalığım olan kişileri görebiliyordum, sanırım bu insanlar zamanlarının çoğunu burada geçiriyordu.

Sahnenin arka taraflarına ilerleyip kulis ararken gözüme siyah bir kapının takılmasıyla gülümsedim. Ekim burada olabilirdi ya da içerdeki birine Ekim'in yerini sorabilirdim.

Eh, iki gün sonra tekrar görüşecektik, bu bizim için rekor sayılırdı. Gerçi vereceği tepkiden pek emin değildim.

Kapıya doğru ilerlemeye başladığımda karşıma aniden birinin geçmesiyle -kafamı karşımdakinin omzuna çarparak- durmak zorunda kalmıştım. Elimi alnıma kovup ovuştururken aynı anda önüme düşen saçlarımı geriye atmaya çalışıyordum.

"Dikkatli ols-"

"Güneş, öyle değil mi?" Duyduğum sesle şaşkınlıkla kafamı kaldırırken karşımda duran Okan ve onun her zamanki yayık gülüşüydü. Geçen sefer Ekim'le arasında geçen şeyden sonra neden hâlâ karşımda olduğunu bilmiyordum. "Uzun zaman oldu görüşmeyeli." Söylediği kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Birini bekliyorum." Kaşlarını havaya kaldırırken hafifiçe gülmüştü.

"Yoksa Ekim mi? Yeni oyuncağından sıkılmadı mı?" Kaşlarım olduğundan daha da çatılırken Okan daha da keyiflenmiş gibi duruyordu. "Ekim ve onun küçük kızlara olan takıntısı, senin gibi bir çok kız-

Underage | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now