FİNAL

28.4K 1K 573
                                    

"Seni seviyorum," Geri çekilip konuştuktan sonra tekrar kısa bir öpücük bıraktı. "Ufaklık." Geri çekilip Gerçekten mi? sorusunu sorar gibi baktığımda insanın kalbini tekleten türden olan kıkırtısını duydum. Gözleri kısılırken düşünebildiğim tek şey onu her ne olursa olsun çok sevdiğimdi ve onu asla arkamda bırakamayacağımdı.

"Seni çok seviyorum." Boynundaki ellerimi daha da sıkılaştırıp gövdelerimizin birbirine değmesini sağladığımda Ekim her zaman yaptığının aksine "tehlikeli yakınlığımızı" bozmadı ve belime sıkıca sarılarak karşılık verdi. "Sence annem, ben reşit olana kadar bizi rahat bırakacak mı?" Burunlarımız birbirine değerken hiç de konuşulacak bir konu değildi ama ister istemez merak ediyordum.

"Bırakmazsa seni kaçırırım." Muzipçe göz kırptığında kıkırdadım ve kafamı, kokusunun en yoğun olarak geldiği yere, boynuna, gömdüm. Burası gerçekten ev gibi kokuyordu, ev gibi hissettiriyodu. Ekim, tepeden tırnağa benim evimdi ve ben sadece onun yanındayken böylesine yaşadığımı hissediyordum.

Ben kendimi bildim bileli annemim dengesizlikleri ile boğuşuyordum. Onu bir psikoloğa gitmeye bile ikna edememiştim. Onunla hiç karşılıklı düzgünce konuşmamıştım. O, eve ne zaman geleceği belli olmayan biriydi. Zaten ben de o eve ait değildim. Sadece, insan bazen birinin kendisine sarılıp her şey geçecek demesine ihtiyaç duyuyor. Bunu bana bir tek Ekim yapmıştı. Ekim'in etrafında olmalıydım.

Ama doğruyu söylemek gerekirse, annemin beni hiçbir şekilde rahat bırakacağını sanmıyordum. Ben reşit olduğumda bile, hatta ölse bile bende bıraktığı bazı izler hep duracaktı. Ve ben bu izleri nasıl saklamam gerektiğini bilmiyordum.

Ekim çenemden tutup başımı boynundan çekmemi sağladığında yüzünde buruk denebilecek bir gülümsemeyle yanağımdaki ıslaklığı sildi. Açıkçası ağladığımın farkında bile değildim. Üzgün de değildim zaten, sadece çaresizdim.

"Seni ona bırakmayacağım, sen istemediğin sürece. Tamam mı?" İkna edici ses tonuyla konuştuğunda gözlerindeki hüznü görebiliyordum. Ben ağladığım için üzülen otuz yaşında bir adamdı o. Parmaklarıyla şefkatle yanaklarımı silerken bir baba gibiydi ve kalbimi eritiyordu.

"Ekim," Derin bir nefes aldığımda o da dikkatle beni dinlemeye başlamıştı. "Annem... Onun sorunları var. Kendimi bildim bileli. Beni bırakmaz. Onun beni biraz bile sevmediğini biliyorum ben." Elimi boynuma götürdüm. "Onun elindeki bıçağı tam burada hissettim. Öldürmedi ama istedi. Bunun tüm benliğiyle istedi." Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildiğimde Ekim kaşları havada, şefkatli gözlerle beni dinlemeye devam ediyordu. "Ama bazen beni sevdiğini düşünüyor. Bazen sadece iyi davranıyor, çok uzun sürmese de, yapıyor. Ben bu yüzden hiç o eve, o yaşama ait hissetmedim." İç geçirip devam ettim. "Tek bir şey biliyorum. Beni bırakmaz. Beni sevdiğini düşündüğü için bırakmaz, benden nefret ettiği için bırakmaz, konu komşu ne der diye bırakmaz. Bunun için çok yönlü sebepler bulur ama bırakmaz." Omuz silktim. "Ben seninle ondan kaçtım, hayatımım en güzel zamanlarını yaşadım ve ilk kez, bir yere ait gibi hissettim. Evde ve güvende gibi." Gülümsediğimde bile Ekim göz kırpmadan beni dinlemeye devam ediyordu. "Şimdi bizi kovduysa bile, yarın gelip beni alır." Ekim başını iki yana salladı.

"Onu da şikayet edebilirsin. Onunla yaşamak zorunda değilsin."

"Ekim ben onunla büyüdüm. Onun bu ruh halleriyle. Onunla yaşamasam, sonsuza kadar peşimi bırakacak mı sanıyorsun? O bıraksa bile bir süre sonra onu ben görmek isteyeceğim. Çünkü bazen onun sadece iyi hallerini hatırlıyorum. Diğerleri önemsiz geliyor."

"Güneş," yüzüme gelen birkaç tutam saçı elleriyle geriye atıp yüzüme dikkatlice baktı. "Eğer kabul edersen, hemen şu an gideriz. İstersen sadece şikayet ederiz. Bana güven, sana zarar vermesine izin vermeyeceğim. Asla." Ona güvenmek istiyordum. Sırtımı tamamen ona yaslamak ve daha fazla endişelenmemek istiyordum. "Daha fazla incinmeni istemiyorum, lütfen, bana güven."
***

Underage | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now