24

24.2K 997 340
                                    

"Uhm..." Boğazını temizledikten sonra ne yapacağını bilemiyor gibi başını eğip eliyle ensesini kaşımaya başladı. "Ben çıkayım o zaman..."

Elbette ki ona hayır, gitmene gerek yok dememiştim. Gitmişti ve ben de dizlerimin bağının çözüldüğünü o gittiken sonra kendimi yere attığımda fark etmiştim.

Ama neyse ki kendime gelebilmiş ve askılı elbiseyi üzerime geçirebilmiştim. Hiçbir yerinde dekolte olmayan düz elbise dizlerimin yaklaşık bir karış üzerinde bitiyordu. Açıkçası Ekim'in etek boyuna karışan hırbolardan olmadığı için mutluydum. Zaten onun kötü olan tek bir özelliği var mıydı ki?

Saçlarımı taradıktan sonra odadan çıktım. Eylül ve Ekim'in gülüşme sesleri aşağıdan geliyordu.

"Güneş?" Damla'nın sesini duymamla sesin geldiği yöne baktım. Koridordaki banyonun kapısından kafasını uzatmış bana bakıyordu. "Sana makyaj malzemesi almayı unutmuşum, ama şimdi halledebiliriz." Yüzüme yayılan gülümsemeyle banyoya gittim ve hazırlığını tamamladığı belli olan Damla'nın makyajımı yapmasına izin verdim.

"Kırmızı ruj sever misin?" Hiç konuşmadan göz makyajımı bitirdikten sonra sorduğu soruyu başımı aşağı-yukarı sallayarak cevapladım. Gülümseyerek elindeki ruju sürmeye başladı. "Ekim ile liseden beri arkadaşız." Gözlerini dudaklarıma sürüyor olduğu rujdan çekmeden konuştu. Liseden beri... Çok fazla zaman demekti. "Ama yanlış anlamanı istemem. Yani, gerçekten arkadaşız." Ruju dudaklarımdan çektiğinde başımla anladığımı belirttim. Damla büyük ihtimalle Ekim'le yaşıt olmasına rağmen 25-26 yaşlarında gösteren, mavi gözleri ve ince hatlarıyla güzel ama gerçekten güzel bir kadındı. Beni kıskandıracak kadar güzel bir kadındı ama yaydığı iyi enerji onun hakkında kötü bir şey düşünmeme engel oluyordu. "Ekim'in asla bir sevgilisi olmayacağını düşünmeye başlamıştım." Kıkırdadım.

"Hiç sevgilisi olmadığından bahsetmişti." Gözlerini kocaman açarak başıyla onayladı.

"Hem de hiç." Sonra kaşlarını çatıp duraksadı. "Yani adam otuz yaşında, en sonunda birine sevgilim dediği için mutluyum." Saçlarımı düzeltip aynaya bakabilmem için önümden çekildi. Sade yaptığı göz makyajımla kırmızı ruj hoş duruyordu. "Umarım mutlu olursunuz." Ona dönüp gülümsedim.

"Teşekkür ederim."

"Bana bu zamana kadar sevgilim olmamasıyla ilgili bir şey dememiştin, sen gerçekten şeytansın." Açık olan banyo kapısının önünde Ekim'i görünce hafifçe yerimden sıçradım.

"Ama artık var?" Damla şirince gülümseyerek Ekim'in yanağından bir makas aldı -bu hayatımda gördüğüm en tuhaf şeydi- ve bizi yalnız bırakarak banyodan çıktı.

"Çok güzel görünüyorsun." Elbiseme bakarken dudaklarını yaladı. Nefes düzenim bu haraketiyle bozulurken konuşabilmek için yutkundum.

"Teşekkürler. Sen de." Dudağının önce sağ kısmı, sonra sol kısmı yukarı kıvrıldı ve en sonunda düzgün dişlerini görebileceğim kadar güldü.

Ve bu hayatımda gördüğüm en güzel şeydi. Gömleğini giyişinden bile güzeldi ki onun dizlerimin bağını çözdüğünü biliyorsunuz.

"Gitmiyor muyuz?" Ekim'in yanında beliren Eylül'e baktım. Makyajını yapmış, yüzünde Ekim'e karşı içten, bana karşı yapmacık olarak tuttuğu bir gülümsemeyle bize bakıyordu.

"Gidiyoruz." Ekim bakışlarını yavaşça üzerimden çekip Eylül'e döndüğünde Eylül de abisinin koluna girdi ve birlikte ilerlemeye başladılar.

Ben de iç geçirip arkalarından yürüdüm.
***

Yemek yiyeceğimiz yere geldiğimizde, Okan'ın ve Serdar olduğunu tahmin ettiğim kişinin orada olduğunu görebiliyordum. Ekim'in, elimi tutan elleri sıkılaşırken diğer kolunun altındaki Eylül'ü de kendine yaklaştırdığını görebiliyordum. Onlar da bizi fark edince buraya döndüler. Okan sadece yüzündeki tuhaf gülüşle Eylül'e bakıyordu ve Serdar olması muhtemel adam da Ekim'e gülümsüyordu. Damla bizden hızlı davranıp yanlarına gitti ve Serdar'a sarıldıktan sonra Okan'a başıyla gülümseyip Serdar'ın yanına oturdu.

Underage | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now