XXXIII.

319 21 18
                                    


Gün ışığı odasını tamamen doldurduğunda bölük pörçük uykusundan uyandı Sae Eun. Yatakta doğrulup ağrıyan bedenini yataktan dışarı attı. Ayakları üstünde durduğunda aklına gelen ilk düşünce kendini soğuk suyun altına atmaktı.

Hiç iyi bir gece olmamıştı. Kaç kez uykusundan nefes nefese uyandığını hatırlamıyordu. Biri ona dokunuyor, ona sarılıyordu. Parmak uçlarının teninde dolandığını, nefesinin ensesini yaladığını hissedip sıçrayarak uyandığı her seferinde yalnız başına olduğunu görüyor, sonunda sakinleşip yeniden uykuya dalabildiğinde yine aynı şey oluyordu. İyi hissetmiyordu. Gece boyunca yaşadığı duygu yoğunluğu onu sersemletmişti.

Üzerindeki tişörtü çıkarıp yatağın üzerine attı. Sendeleyerek banyoya ilerledi. Suyu tahammül edebileceği en düşük sıcaklığa getirdi. Soğuk su vücudundan süzülürken gözlerini kapatıp ellerini soğuk seramiğe dayadı. Derin derin nefes alıp verirken hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordu. Başarılı olamadı.

Bana ne oluyor?

Dizleri onu daha fazla taşıyamadığında küvetin içine oturdu. Derin bir nefes alıp bilinçsizce ciğerlerinde tutarken panikle yüzünü yukarı kaldırıp suya baktı. Ciğerinin patlayacağını hissediyordu. Ama istese bile ciğerine doğru çalışması için izin veremiyordu. Gözlerinden yaşlar süzülürken öylece suya bakmaya devam ediyordu.

Gözü kararmaya başladığında yüzüne sertçe çarpan su damlaları bir süre sonra onu rahatlatmaya başladı. Yavaşca nefesini bıraktı. Bakışındaki buğu dağılırken kendi kendine fısıldadı.

Tamam. Şimdi derin derin nefes al ver. Bu kadar.

Gecenin etkisinden sıyrılıp hissettiği o yoğunluk dağıldığında kendi gerçekliğine dönebildi. Sanki biraz önce çaresizce nefes alabilmek için çırpınan o değilmiş gibi ayağa kalkıp şampuanı eline aldı.

-

Su damlalarının bastığı mermerde iz bırakmasına aldırış etmeden aynanın karşısına geçti. Aynada rastladığı yansımaya baktı. Islak saçlarının çevrelediği yüzüne baktı. Sensin. Bu yansıma senden başkasına ait değil. Niye farklı hissediyorsun?

Gözleri çenesindeki ize takıldı. Haklıydı. Dudaklarının teninde oynadığı oyunların izi oradaydı. Biraz daha aşağı indiğinde ise omzundaki ve boynundaki morlukları görebiliyordu. Beyninde yankılanan ses içini titretti.

"Tenindeki bütün izlerin tek sahibi ben olacağım."

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bornozunu üzerine geçirdi. Saçlarını kurutup odaya geçti. Bornozu çıkarıp bir kenara atarken dolabının kapaklarını açtı.

Dolabındaki iç çamaşırı çekmecesini açıp seçtiği takımı giyerken ayağıyla çekmeceyi kapattı. Paçaları asimetrik kesim cigarette model açık mavi kotunu ve hardal rengi oversize boğazlı kazağını giydi. Aynanın karşısında kendine baktı. Kazağın boğazındaki izleri kapatıyor oluşuna sevindi. Hafif bir göz makyajı yapıp kahve tonlarında bir ruj sürdü.

Gergin hissediyordu. Neden? Telefonunu ve çantasını alıp mutfağa geçti. İştahı yoktu. Bu yüzden kendine sade bir kahve yapıp pencerenin önüne geçti. Telefonunu pantolonunun arka cebinden çıkarıp saate baktı.

08.37

Rehbere girip Menajer Jin'i aradı.

"Sunbaenim, günaydın."

"Günaydın Sae Eun."

"Ben sete nasıl gideceğimizi sormak için aramıştım. Yani üyeler birlikteler mi?"

Our Season | Jong HyunWhere stories live. Discover now