XL.

308 17 11
                                    

İki eliyle dizlerinin arkasından tutup kucağına aldı Sae Eun'ı. Pantolonunu zorlayan sertlik ona temas ettikçe artık dayanılmaz oluyordu. Dudaklarını dudaklarında hareket ettirirken dili ağzını keşfe çıktı. Nefes almak için geri çekilirken alt dudağını dişledi.

Onu duvardan çekip biraz ilerideki makyaj masasına oturturken el yordamıyla elinin önüne gelen her şeyi attı oradan. Sae Eun'ın ellerinin pantolonunun belindeki kemeri çıkarmaya çalıştığını fark etti. Buna müdahale etmeden elini bacaklarının arasında daha da ileri götürdü. Parmakları nemli iç çamaşırına dokunduğunda dudağını ısırdı. Diğer eliyle ensesinden tutup yüzünü kendine yaklaştırırken fısıldadı.

"Ah Sae Eun-ah, bunu istediğini biliyordum."

Dudakları çenesinden saç diplerine giderken ensesinde topladığı saçını eline doladı. Kafasını biraz geri çekerken çene hattı boyunca dokundurdu. Sae Eun boxerını aşağı çekerken tenine değen eli ile bütün vücudunun titrediğini hissetti.

İşaret parmağı ile iç çamaşırını kenara çekip kendine giriş için yer açtığında Sae Eun bacaklarını daha sıkı sardı. Dudakları dudaklarını bulurken yavaşça içine girdi. Dudaklarını geri çekerken eliyle ağzını kapattı.

"Sesini duymayı ne kadar sevdiğimi biliyorsun Pinokyo ama şimdi sessiz olmalısın," diye fısıldadı.

-

Koridorda yanında yürüyorken belki yüzüncü kez eteğini düzeltti. Odasına girip de alkışlarla karşılandığında hafifçe eğilerek selam veren Jonghyun'un yanından geçip odada gerçekleşen olaylara en uzak noktaya gitti. Jonghyun'u tebessümle izlerken suratında hala biraz öncenin verdiği sersemliğin kalıcılığını taşıdığını hissedebiliyordu. Gözleri odada dolanırken karşısında duran ve ona soran bakışlarla bakan Kim Hae Sol'ü gördüğünde hafifçe başını eğerek selamladı.

Gözleri Jonghyun'u takip ederken kulağının dibinde duyduğu ses ile irkildi.

"Tanımadığını sanıyordum?"

Cevap vermek yerine cebindeki şirket ID'sini çıkarıp gösterdi.

"Ah şimdi oldu."

Hae Sol'ün yanında dikiliyor oluşu onu huzursuz ediyordu. Fakat bu onun varlığından dolayı değildi. Sadece alnında "Az önce seks yaptım," yazıyormuş gibi hissediyordu. Ben ne ara böyle bir insan oldum, diye düşünürken karşıda ona ters ters bakan Jonghyun'la karşılaştığında sorar gibi bakarak karşılık verdi. Jonghyun kendi kıyafetlerini giymişti sonunda. Konserde yardımcı olan personeller ile konuşmasına son verip teşekkür ettikten sonra adımlarını bulunduğu yöne yöneltti. Yanlarına doğru geliyorken yüzünde bir tebessüm belirdi. Bu tebessümün içindeki tehdidi yalnız kendinin görebildiğini sandı Sae Eun. 

"Oo hyung. Tanıştınız mı?" derken yanlarına geldiğinda Sae Eun'ı biraz kenara çekip Hae Sol ile arasına girdi. "Menajerim. Kim Sae Eun," sonra ona dönüp Zion.T'yi gösterdiğinde Sae Eun gülümseyerek konuştu.

"Kim Hae Sol, sahne adıyla Zion.T."

Jonghyun yüzünde anlam veremediği bir ifadeyle ona bakarken kafasını birden çevirip Hae Sol'e baktı.

"Tanıştınız."

"Yanyana oturuyorduk. Biraz muhabbet ettik."

Jonghyun anladım der gibi kafasını salladıktan sonra Hae Sol'ü kolundan tutup yanından uzaklaştırdı. Bir süre sonra Hae Sol oradan ayrıldığında Jonghyun yanına geldi. Gidelim, der gibi baktığında hareket etti. Artık boş olan koridorları geçip sonunda çıkışa yöneldiklerinde Jonghyun durup montunun cebinden çıkardığı maskeyi ona uzattı. Sae Eun neden olduğunu sormadan maskeyi alıp yüzüne taktı. Dışarı çıktıklarında sanki daha da artmış gibi duran kalabalığın sesleri arasında arabasına ilerlerken Jonghyun'un da onunla geldiğini fark etti.

Our Season | Jong HyunWhere stories live. Discover now