XLI.

282 19 11
                                    

Uyumadı.

İlk kez onun kollarındayken uyuyamadı. Ama onun uyuduğunu biliyordu. Nefesi saçlarının arasında dolaşırken kalbinin ritmini de sırtında hissediyordu Sae Eun. Birkaç saat önce belini sıkıca saran kolu gevşemiş, öylece belinde duruyordu. Biraz önce saçını okşayan eli şimdi boynunun altında uzanıyordu öylece. Kol saatinden saati kontrol etti.

22.53

Yavaşça kolunu kaldırarak gitmek istedi fakat belindeki kol sıkılaştı ve uykulu bir fısıltı duydu.

"Burada kal."

Kendini ona çevirdi. Jonghyun'un kapalı gözleri ve hafif aralık dudaklarına baktı sırayla. Elini saçlarından geçirip fısıldadı.

"Yatağa gir."

Jonghyun doğrulup yataktan kalkmadan yorganını çekip içine girdi. Kenara kayıp yorganı onun için açarken hala gözleri kapalı uyuyordu. İtiraz etmeden yanına girdi. Uzattığı koluna başını koydu.

"Yemek yemedin," diye fısıldadı aklına geldiğinde.

Cevap gelmedi. Bunun üzerine Sae Eun diğer tarafına dönüp başucu lambasını kapattı. Yeniden ona dönerken bu gece uyuyamayacağını biliyordu. Bir karar vermeliydi.

-

"Neredesin?"

"Blok B," diye cevapladı Ji Hyun, Minho'yu.

"Çıkışa yaklaştığında beni ara."

Kalabalığın içinde ezilmeden koridora çıkmaya çalışırken yaptığı konuşma bu şekilde sonlandı. Telefonu elinde sıkı sıkı tutarken "Buradan ezilmeden çıkabilecek miyim?" düşüncesi "Benim konserde olduğumu nereden anladı," düşüncesini bastırıyordu. Sonunda salonun çıkışına yaklaştığında kalabalık daha geniş bir ortama yayıldığında rahat bir nefes alabildi. Kenarda bulunan tebrik çelenklerinin olduğu yere ilerleyip telefonundan Minho'yu aradı. Bu sırada fangirl beyni çığlık atıp "Vay canına kendi telefonumdan Choi Minho'yu arıyorum," diyordu.

"Tamam, seni gördüm. Kalabalık dağılınca yanına geleceğim, oradan ayrılma."

"Tamam," deyip telefonu yeniden kapattı. Etrafına bakınıp onu görmeye çalışsa da göremiyordu. Belki de Jonghyun'un yanına gitmiştir, diye düşündü. Çelenklerin üstündeki tebrik mesajlarını tek tek okurken birinin omzuna dokunması ile irkildi.

"Merhaba," dedi, siyah maskeli adam. Her ne kadar kapüşon ve maske ile kendini gizlemeye çalışıyor olsa da Kore standartlarına uymayan kocaman gözleri onu ele veriyordu.

"Merhaba," diye cevapladı, Ji Hyun. Kalbinin sesinin duyabileceğinden korkuyordu. Onu takip ederek kalabalığın arasından sıyrıldılar. Bir idol için ortalama bir arabaya giderken ona yetişmek için adımlarını hızlandırdı.

Stadyumun otoparkına arabasını çekip yine kalabalığın arasından geçip soyunma odalarının olduğu yere doğru giderken Minho telefonunu çıkarıp Ji Hyun'un göremediği birini aradı.

"Baba? Neredesin?"

Fangirl beyni "Baba? Kayın pederim?" diye bağırırken beyninin mantıkla çalışan kısmı nasıl kaçabilirim, hesabı yapıyordu. Biraz ilerideki kapı açılınca koridora gürültü doldu. Birkaç saniye sonra da içeriden elli altmış yaşlarında bir adam çıktı. Ji Hyun bu adamı tanıyordu.

Our Season | Jong HyunWhere stories live. Discover now