XXXIX.

308 20 18
                                    

"09.12.17-18.00
INSPIRED D-1 , Jonghyun Solo Konseri
SK Olimpik Hentbol Salonu"

Sabah kahve eşliğinde üzerine vişne marmelatı sürdüğü kızarmış ekmeğini yerken gözleri önündeki bilgisayardan açmış olduğu mailden bunu tekrar tekrar okuyordu. İçinde dizginleyemediği bir heyecan vardı. Bu sevdiği bir sanatçının konserine giderken duyduğu heyecan gibi değildi. Onun heyecanı bugün Jonghyun'un farklı bir yüzünü görecek olmasıydı. Bugüne kadar sanatçı kişiliğine dair pek bir şey görmemişti, aslında gerçek kişiliğini tanımakla meşgulken o kişiliğini hiç merak etmemişti. Her şeyin başında, Blue Night'ın DJ'yi Jonghyun'u tanımıştı, Sae Eun. Naif, harika bir tınısı olan rahatlatıcı sesin sahibini. Ve şimdi bir de onun kameraların arkasındaki Jonghyun'u tanıyordu. Kısacası SHINee'den Jonghyun'u değil Kim Jonghyun'u tanıyordu. Ve sanatçı kişiliğine ait The Man Who Composed köşesinde yayınladığı şarkılar dışında başka şarkılarını da dinlemiş değildi.

Düşüncelerinden sıyrılıp telefonundan saati kontrol ettiği sırada okunmamış bir mesajı olduğunu fark etti.

Kimden: KJH

"Geliyorsun değil mi?"

Bu hafta içinde bu soruyu kaç kez duyduğunu düşündü Sae Eun. Bir milyon? Biletin fotoğrafını çekip tarihi ve koltuk numarasını çekip ona attı.

Kimden: KJH

"👌"

Telefonu bıraktığı sırada aklına Ji Hyun geldi. Aslında konsere Ji Hyun ile gitmek isterdi, Sae Eun. Onunla daha eğlenceli olacağını biliyordu. Fakat Ji Hyun konsere yarın gidiyordu. Çünkü bugün bir Flamer olarak SM'in düzenlediği Minho'nun doğum günü partisine gidecekti. Sae Eun yarın gitmeyi düşündüğünde ise Jonghyun tripleri ile uğraşmak zorunda kalmıştı.

Derin bir iç çekip bilgisayarı kapattı. Kupasından son bir yudum aldı ve mutfağı topladıktan sonra banyoya geçti. Dişlerini fırçalayıp oturma odasına döndü. Aklına Jonghyun geldiğinde istemsizce içinde endişe belirdi.

Bugün konserden önce oraya gelmemesini istemişti fakat o saate kadar tek başına idare edebilecek miydi? Onu aramaya karar verdi.

"Oh, Sae Eun?"

"Ne yapıyorsun?"

"Duştan yeni çıktım. Saçlarımı kurutacaktım. Sen?"

"Hiç. Nasılsın?"

"İyiyim. Biraz gergin. Ama her şey yolunda merak etme."

"Salona ne zaman geçeceksin?"

"İki buçuk üç gibi."

"Hımm."

Arada sıkıntılı bir sessizlik oldu. Sae Eun aklındaki soruyu dile getireceği sırada Jonghyun konuştu.

"Erken gelmeyi düşünüyorsan aklından çıkar. Bugün beni sadece sahnede izlemeni istiyorum."

Pes edip omzunu çekti.

"Peki."

Bir süre telefonun iki ucundan da başka bir ses çıkmadı. Jonghyun'u şu an yatak odasında yatağın ucuna oturmuş ayaklarına bakarken hayal ediyordu. Aralarındaki bu sessizliği bozan kişi Jonghyun oldu.

"Sae Eun?"

"Hımm?"

"Aradığın için teşekkür ederim. Sesini duymak iyi geldi."

Our Season | Jong HyunWhere stories live. Discover now