Bölüm 8

5K 176 3
                                    

Eve geldiğim de otelde yaşanan utanç verici olayı zar zor sindirebilmiştim. Ama salak olan benim neden giriyorsun elalemin odasına hadi girdin neden hemen çıkıp gitmiyorsun. Gerçi gidecektim ama annesi sağolsun bir otel odasının banyosuna fırlatıldım. Üzerine yaşananlarda cabası.

Karnım acıktığı için marketten aldıklarımla kendime bir sandiviç hazırladım. Tv yi açıp koltuğa serildim. Kaldı 29 gün. İlk günden işler sarpa sarmıştı. Kalan 29 gün içinde neler olurdu bilmiyorum. Hayal gücüm bu konuda yetersiz kalıyordu. Sandiviçim bittikten sonra neredeyse bir ay önce almış olduğum ve hala başlamadığım kitap aklıma geldi. Romantik dram konulu olan kitabı elime aldım. Kapak tasarımını tekrar inceleyip arka yazısını okudum. Genelde romantik dram kitapları sevmezdim, ilk kez konusu böyle olan bir kitap almıştım. Zaten o yüzden okumayı bu kadar erteledim yoksa aldığım gün okumaya başlardım. Sevmek İçin Yaşamak isimli bir kitaptı. Yaklaşık 350 sayfaydı eğer hoşuma giderse kitabı bu gece çok kolay bitirebilirdim. Bu konuda rekorlarım var. Annem ve babam Aldığım kitabı saatler içersin de bitirdiğimi bildikleri için o günlerde beni yemeğe bile çağırmazlardı. Çünkü çağırsalar da yemeğe gitmeyeceğimi bilirlerdi. Eğer kitap hoşuma gitmemişse tam yemek saatinde masada olurdum. O günleri öyle çok özlüyordum ki, içimde oluşan acıyı anlatmak mümkün değildi. Eğer o zamanlar bunları yaşayacağımı bilseydim kitap okumak yerine onlarla daha çok vakit geçirirdim.


Gece saat 3.28 de kitabı bitirdim. Konusu bana çok ağır gelmişti. Kitap okurken ağlamışlığım pek yoktur ama bu kitabı okurken defalarca ağladım. Kitapta sevdiği kadının yanında kalabilmek ve onu daha çok sevebilmek için ölümcül hastalığını yenmeye çalışan bir adamı anlatıyordu. İnsanlar gerçek hayatta da bu kadar çok sevebilseler güzel olurdu. Bir kitabı daha bitirmiş olmanın boşluğuyla yatağa uzandım. Ve ister istemez o adam gibi beni de çok sevecek birinin olması hayaliyle uykuya daldım.

Ertesi gün sınıf kapısının önünde duruyordum. Atlattığımı sandığım utanç kampüs sınırlarını geçtiğim anda yine kendini hatırlatmıştı. Acaba birilerine dün yaşananları anlatmış mıdır? Sonuçta onu tanımıyordum ve söz konusu erkeklerse bu tarz durumlar hep yaşanırdı. Okula başladığımda yok olan coolluk hayallerim böyle bir durumda dibi boylardı. Aklımdan geçen bin bir düşünce ile savaşırken Elif'in sesi ile kendime geldim.

"Orada ilginç bir şey mi var ?" dedi dakikalardır izlediğim kapıya bakarak.

"Eheh yok ya dalmışım dün gece çok geç yattım da"

" E ne duruyorsun o zaman hadi içeri" koluma girdi ve dakikalardır yapamadığım şeyi yaparak beni bir çırpıda sınıfa çekti.

Sıraya doğru ilerlerken sınıfta ki tepkileri görmek için hemen çaktırmadan göz gezdirdim. Kimse bakmıyordu. Hatta kimse orada olduğumuzun farkında bile değildi. Rüzgar bile. Bir oh çekerek sırama oturdum. Ama hala tam olarak rahatlamış değildim.

Ders bittikten sonra Elif'e olanları anlattım. - Aman kızım salak mısın ne takıyorsun kafana burası lise mi?- dedi. Elifle konuşunca daha çok rahatladım ve durumu biraz abarttığımı fark ettim.

Sohbet ve kahkalarla kendimizden geçmişken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Çünkü mesaj atan yüzde seksen Rüzgar'dı. Çünkü Asosyal bir manyak olarak telefonuma mesaj atan pek insan yoktu. Bana sık mesaj atan tek kişi şuan yanımda oturuyordu. Elif asılan yüzümü görünce

"Baksana kim miş?"

"Bakmak istemiyorum" dedim isyanla.

"Haa görev seni mi çağırıyor yoksa " dedi gülerek

AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)Where stories live. Discover now