Bölüm 9

4.7K 163 3
                                    


Rüzgar duştayken hazır mercimek çorbasını beş dakikada hallettim. Mercimek çorbası kaynarken makarnalar da haşlandı. Geriye sadece salata kaldı. Salatayı hazırlarken yatağım büyüklüğünde olan buzdolabından yansımamı gördüm. Alelade toplanmış saçlarım, üzerimde turkuaz bir önlük, elimde salata malzemeleri kendimi evli bir kadın gibi hissettim. Sanki kocam duştaymış akşama misafirlerimiz varmış gibi. Birden içimi ürperten duyguya anlam veremedim. Sanırım bu duygu beni korkuttuğu kadar hoşuma gitti. Sonuçta hayal kurmak bedava. Tabi gerçekte bir köle olarak burada bulunduğumu hesaba katmazsak. Annem ve babamın evliliğine birinci dereceden şahit biri olarak mükemmel aile nasıl olur çok iyi biliyorum. Ve eğer mükemmel bir ailem olsun istiyorsam bu duşta ki orangutanla mümkün değildi. Beynime bu düşünceleri empoze etmeye çalışırken o çoktan hayal aleminde kaybolmuştu bile. Asla filmlerde ki basit sahneler gibi hayatım olsun istemedim ama hayallerim hep o yöndeydi şuan. Duştan çıkan kocam yemek yaparken beni çok sevimli bulur ve arkamdan sarılır. Daha sonra açamadığım bir kavanozu açmasını isterim ve benim çok zorlandığım bu işlemi o iki saniye içinde halleder. Teşekkür edip dudağına bir buse kondururum hatta salatayı birlikte hazırlarız.

Hayaller için süzülürken arkamdan bir ses duydum

"Ne o yemekleri düşünce gücüyle mi yapıyorsun?"

Hayallerimin içine ettiği için gözlerimi devirdim ve

"Evet artık yeni trend bu bilmiyor muydun? Yoksa sen hala yemek yapmak için ellerini mi kullanıyorsun?"

Bu sefer göz devirme sırası ondaydı. Üzerinde ki bornozun kuşağını sıkarak mutfak barına oturdu. Masanın üzerinden aldığı elmayı keyifle ısırdı

"Umarım yemeklerin esprilerin kadar kötü değildir"

"Kötü olmadığını göreceksin inan bana. Hatta benden sonra başka hiçbir yemeği beğenmeyeceksin"

"Çok iddalısın. Peki ne hazırlıyorsun"

Ocakta ki tencereler kapalı olduğundan ne hazırladığımı göremiyordu. 

"Sürpriz ama eminim hepiniz çok seveceksiniz" Ona karşı iddalı tavrımı gösterip arkamı döndüğümde hınzır gülümsememe engel olamadım.

Marul almak için arkamı döndüğümde Rüzgar'ı elinde ki elmayı incelerken gördüm.Elmaya sanki uzaydan gelmiş gibi bakıyordu. Saçından süzülen damlalar yanaklarından boynuna akıyordu. O kadar tatlı görünüyordu ki bana tüm bunları yaşatan bu adam değildi sanki. İstemsizce yutkundum gözlerimi ondan alamıyordum. 

"Ne o hayatında benim kadar yakışıklı birini görmedin mi? Biraz daha bakarsan yüzümü eskiteceksin" Elmadan gözlerini ayırmadı bile.

Hemen marulu alıp tezgaha döndüm. Kızaran yüzümün suçunu neyin üstüne atacağımı düşündüm.

" Elmaya uzaylı gibi bakıyordun yoksa yakışıklı olduğundan falan değil yani"

"İnkar etmene gerek yok en azından bedeninle uyum içinde olmalısın ki yalan söylediğin anlaşılmasın küçük hanım" 

"Ne alaka ne diyorsun?" kızların mükemmel kaçış cümlesi >ne alksı vr bee< taktiği işe yarardı umarım. ama yemedi

"Yüzün diyorum elimde ki elmadan daha kırmızı"

Ona dönüp

"Böyle basit şeylerden etkilenecek birine mi benziyorum sence?"

"Öyle mi? peki siz nasıl şeylerden etkilenirsiniz küçük hanım ?"

AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin