Bölüm 24

3.8K 149 18
                                    

Köleliğimin kalan altıncı gününün sabahına Rüzgar'ın kollarında uyandım. Dün gece söylediği şeyden sonra ne diyeceğimi bilemedim ve sustum aynı şekilde o da hiçbir şey söylemedi. Bu halleri beni karman çorman ediyordu. Birazdan uyanacaktı ve hiçbir şey olmamış gibi emirler yağdırmaya devam edecekti. Bu durum beni fazla yorsa da onunla geçireceğim sayılı günler kalmıştı artık. O yüzden üzerinde durmuyordum hem zaten alışmıştım neredeyse bu hallerine. Sırtım ona dönüktü bir kolu başımın altından uzanıyordu diğeriyle belimi üstünden sarmıştı. Cenin pozisyonunda gibiydik ama duruşu sanki beni koruyor gibiydi. Uyuduğunu biliyordum çünkü çok yavaş ve derinden nefes alıyordu. Ona doğru dönmek istedim. Yüz hatlarını inceleyip hafızama kazımak istedim. Ama beni sarıp sarmalamışken onu uyandırmadan dönmem neredeyse mümkün değildi. Yine de yavaş yavaş şansımı deneyeyim dedim. Önce derin bir nefes alıp yavaşça yerimde kıpırdandım. Sonra baktım ses yok biraz daha döndüm. Biraz mırıldandı ve derin bir nefes aldı ama sorun yoktu, uyanmadı. Son bir hamleyle artık yüzüm yüzüne on cm kadar yakındı. İstesem daha yakın olabilirdim ama o zaman yüzünün tamamını göremezdim. Ona baktıkça mest oluyordum. Allah onu özenerek yaratmıştı sanki, badem gözleri, uzun sıralı kirpikleri, yüzüyle tam uyumlu hokka gibi burnu, kemiksi yüz hatları resmen bir sanat eseri gibiydi. Bu adamdan hoşlanmamak için kendimi bu kadar tutabildiğime bile şaşkınım. Yanında bu kadar uzun bir zaman geçirip ona aşık olmadan durmak zor olmalıydı. Belki de ben ondan hoşlandığım için bana bu kadar muhteşem geliyordu. Kargaya yavrusu şahin görünür hesabı. Bi an istemsizce ellerimin yüzünde gezdiğini fark ettim. Kendimi o kadar kaptırdım ki elim kolum kendi kendine takılmaya başladı. Elimi çekmek istesem de yapamıyordum. Teninden yayılan sıcaklık buna engel oluyordu. Son kez parmaklarımı narince kirpikleri üzerinde gezdirdim ve zorlada olsa elimi çekmeyi başardım. Ona kocaman sarılıp öpücüklere boğmak istiyordum. Hatta belki dudaklarım eskiyene kadar onu öpmek istiyordum. Alnına düşen birkaç saç tutamı onu daha da karşı konulmaz kılıyordu. Adem elması tam olması gerektiği gibiydi o kadar güzel görünüyordu ki. Tüm bunların yanında beş para etmez bir kişiliğin olunca dış görünüşünün ne kadar muhteşem olduğunun bir önemi olmuyor tabi.  Buz adaları prensi olduktan sonra çok yakışıklı olsan ne olmasan ne. Birden kendi kendime sinirlendim ve az önce narince yüzünde gezen elim birden havalanıp yanağına kocaman bir tokat attı. Tokat daha havadayken beynim her şeyi ayarlamıştı bie. Tokat inmeden gözlerim kapandı ve uyku haline geçildi. Birden yerinden sıçradı, araladığım gözlerinden şaşkınca sağına soluna baktığını görebiliyordum. Ne olduğuna anlam veremedi sonra bana döndü. Hemen gözlerimi tamamen kapattım. 

"Derin? " diye seslendi ama cevap vermedim. Gerçekten uyuduğumu düşünmüş olacak ki tekrar uzandı. İçimden kahkalar atıyordum, öyle ki neredeyse dışımdan gülmeye başlayacaktım ama yapmamak için çok uğraştım. Zaten hiçbir zaman bu rol işlerini beceremezdim. Eskiden babam geç saatlere kadar çalıştığında salondaki koltuğa uzanıp onu beklerdim. Kapı sesini duyduğumda hemen uyumuş gibi yapardım ki babam beni kucağına alıp yatağıma yatırsın. Ama babam beni kucaklar kucaklamaz hep gülerdim fakat ısrarla gözlerimi açmaz hala rolüme devam ederdim. Babamda bu oyunculuğumu yememiş olacak ki beni her kucakladığında ve ben her güldüğümde " bu kızda sürekli uykusunda gülüyor böyle, acaba rüyasında ne görüyor ki" derdi. O zamanları özlüyorum. Tek bir dilek hakkım olsa sadece o zamana geri dönmek isterdim. Sonrasında o arabaya asla binmelerine izin vermezdim.  Bu anları düşünürken neredeyse tekrar uykuya dalacaktım ki yüzüme düşen saçlarımı kaldıran bir elle şimdiki zamana geri döndüm. Rüzgar saçlarımı geriye tarayıp ellerini yüzümde gezdirmeye başladı, önce yanaklarıma oradan dudaklarıma geçen elleri beni narince okşuyordu. Yavaş yavaş kızardığımı hissediyordum. Bu huyumdan nefret ediyorum ama ne zaman çekinsem,utansam kıpkırmızı bir domatese dönüşüyorum. Kendimi rahatlatmaya çalıştım üzücü anları düşünmeye başladım, ne de olsa bende çoktu. Birkaç saniye sonra elini tenimden çekti. Hareketlendiğini duydum nefesini yüzümde hissedebiliyordum.  Sessizce 

AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)Where stories live. Discover now