6.Bölüm Düello Part-2~

917 71 36
                                    

“Ve sonunda beklenen kişi teşerrif eder. Nerede kaldın Hunie?” Baekhyun vücudunu kapatmayan çalışan Luhan’ı iteleyerek yaklaştı Sehun’a ve sıkıca sardı çocuğu. “Tam istediğim gibi bir sürtük oldun ufaklık, şimdi hazırsan buraları ateşe verelim haydi!”

Baek elindeki bira şişesini sağa sola savurarak etrafa içki ikram ederken bir yandan da zaten ortada olan kalçalarını sallayarak ortamı ısıtıyordu. Luhan sevgilisinin önü, arkası, sağı, solu her bir yerini kapatmak için mücadele ederken Baek onu daha da cüretkar olmaya zorluyordu. Sehun’un düşündüğü doğruydu zavallı Luhan bu gece bir tavşana yem olmaktan öteye geçemeyecekti.

“Yaa! Buraya dikilip ağaç izlenimi yarat diye gelmedin bebeğim, şimdi o muhteşem kıçını salla da şu adamların gözü biraz şenlensin.” Bir yandan sallanıp dans etmeye devam ederken bir yandan Sehun’un kalçalarını mıncıklayan Baek farkında olmadan etraftaki onlarca kurdun ilgisini üzerlerine çekti. “Bu gece bizim bebek, salla!”

“Ateşli bir tavşancık erkeğini arıyor gibi. Gece daha başlamada bu haldeysen yanıyor olmalısın bebeğim.”  Süperman kıyafeti içinde bir adam sürtünmeye başlamadan önce konuştu. Luahn dişlerini sıkarak Baekhyun’u arkasına sakladı hemen. “Kendine başka bir tavşan bulsan iyi olur, o sadece benim.”

Adam bıyık altı gülerek baktı Luhan’a. “Onunla olmak istediğine emin misin, istediğin zaman sana gerçek bir erkek nasıl olur gösterebilirim tavşancık.” Gruptan uzaklaşırken bu defa deri kıyafetlerin içindeki seksi bedeni gördü. Belki sen gerçek bir erkeği hak ediyorsundur bebeğim. Uygun bir köşede düzüşmeye ne dersin?”

Adam elini Sehun’un ince beline dolarken kollarını sertçe tutup itti Jongin. “Hey noluyor burada? Benim olana göz koyanların sonu pekiyi değil dostum gidip kendini becersen iyi edersin!” Sehun başındaki beladan kurtulunca başıyla selam verip teşekkür etti kurtarıcısına.

“Aaah, sonunda gelebildin Jonginie! Sehun’a göz kulak olabilir misin bizim Luhan’la yapmamız gerekençokacilbişimizçıktıda.” Baekhyun cümle çabucak bitsin diye kelimesini yuvarlayarak noktaladı. Zaten küçük bir soluk alır almaz yapıştı masum bambinin dudaklarına. Gerçekten ateşiyle Luhan’ı yakıp kül edecekti bu gece. “Hey! Oda tutmanıza bile gerek yok, sadece asansöre kadar idare edin tamam mı?” Jongin yüzünü buruştururken konuştu.

Sağa sola ve insanlara çarpışmalarına aldırmadan öpüşerek otele geri dönen ikiliye biraz daha baktı Jongin. O sırada kendisini izleyen Sehun’u gördü. “Ah, şey tanıştırılmadık. Baekhyun yine divalığını yaptı. Ben Jongin.” Sehun kendisine uzatılan ellere bakıp gülümsedi. Bu deri kıyafette açık olan nadir yerlerinden olan parmaklarını uzatıp; “Oh Sehun” diye ekledi.

Bedeniyle uyum içinde olan bu kedi kıyafeti içinde oldukça seksi göründüğünü bildiği için özgüveni tavandı ve tam bu anda karşısına bu kadar karizmatik bir adam çıktığı için şanslıydı. Kendi kendine kıkırdadı. Baek boşuna dört ayaküstüne düşen kedi dememişti ona. Çok fazla konuşsa da Diva her zaman onun iyiliği için çalışıyordu.

“Hey dans edelim mi?” Jongin sorusuna cevap vermek yerine şaşkınca bakan Sehun’u kendisine çekip dans etmeye başladı. Etrafta çılgınlar gibi sallanan onlarca insanın ritminden daha sakin bir ritimle kendi akışlarını uydurdular. Jongin seri kostümden kayan ellerini sabitlemek için Sehun’un bel oyuğuna yerleştirdi ellerini.  İncecik bel, transparan detaylardan fırlayan seksi beyaz ten… Jongin’in dikkatle baktığı yere doğru gözlerini çevirdiğinde fark etti Sehun kıyafetindeki o gizli bölmeleri. “Lanet olsun Baeeeeek!!!!!” çığlığı neyse ki Jongin dışında kimseye ulaşmamıştı. Jongin kıkırdayıp Sehun’u kendi bedenine hapsetti.

“Kostümünü Baek seçti.” dedi, gözlerine baktığı maskenin ardındaki beyaz tenli çocuk konuşmak yerine kafasıyla onayladı. “Bu seksi bölmeleri görmedin ve nasıl göründüğüne dair bir fikrin yok” Sehun yine başıyla onay verdi, ama bu kez başı aşağı eğildi. Jongin çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı yeniden. “Ve şuanda o lanet divayı öldürmeyi düşünüyorsun?” Son soruyu sorarken esmerin dudakları tanrının varlığını kanıtlarcasına garip bir kıvrımla hareket etti ve ilahi bir hava hissetti Sehun.  Jongin’in gülümsemesi daha da yayılıp “Ama ben ona nasıl teşekkür edeceğimi düşünüyorum. Senin gibi bir güzelliği bana sunduğu için.”

Sehun ne olduğunu anlamadan dudakları Jongin tarafından ele geçirilmişti. Küçük öpücük sona erdiğinde Sehun genişlemiş gözlerin kıstı Jongin’in suratına tokat attı. “Lanet olası bir sürtük değilim ben, nasıl böyle davranırsın bana. Daha doğru düzgün tanışmadık bile.”

Jongin kızaran yanağını tutarken kıkırdıyordu. Koşarak uzaklaşan Sehun’un peşinden gitti. Neyse ki asansör hareket etmeden yetişebilmişti. “Oh Sehun shi uzun zamandır seni dinliyorum Baekhyun’dan. Sana benden bahsetmemiş olamaz değimli?” Sehun ellerini göğsünde birleştirmiş kendi koruma alanını oluşturmaya çalışıyordu aklınca. “Sadece birkaç kez adını duymuş olabilirim.” Diye cevap verdi. Gözünün önünde uçuşan onlarca fotoğraf aklına geldiğinde kızarmaya başladı. “Demek fotoğraflarımı da gösterdi ha! İşini asla şans bırakmıyorsun değil mi Baekhyun?”

Sehun gözlerini büyütüp baktı çocuğa. “Demek sonunda hatırladın Sehun shi. O gün sinemaya gelmesi gereken Baekhyun yerine ben geldim. Ama onun numarasını anlamaman için sadece uzaktan seni izleyabildim. O kadar…” Sehun elini beline koyup tam karşısına geçti Jongin’in. “Neden bahsediyorsun sen? Baekie asla böyle bir şey yapmaz!”

Sinirle çatılmış kaşları maskenin ardından kaybolurken gülümsedi ve Sehuna yaklaştı Jongin. “Baek mi yapmaz?” Kıkırdarken nefes almayı bırakan Sehun’un hali ne kadar şeker olsa da sakin davranmaya çalışıp Sehun’un maskesini çıkardı. “Yüzünü daha fazla asma, bu genç yaşında kaz ayakların çıkacak.” Elindeki maskeyi yere indirip beyaz teni yeniden inceledi. Bu gece yaşadığımız tanışma töreni çok garip oldu. Bunu yok saymalıyız belki de?”

Asansörün katta sesi ile Jongin’in elindeki maskesini alıp odasına yürüdü Sehun. Kapısından girerken hala kendisini izleyen çocuğa bakıp gülümsedi “İyi geceler Jongin.” Kapısını kapattığı sırada duyduğu sesle yeniden kapıyı açma gereği duydu. Yeniden Jonginle göz göze gelmelerini sağlayan ses Luhan’ın odasından geliyordu. “Baekie Luhan’ı bitirmeden bu gece bitmeyecek” diyerek kıkırdadı Sehun. Kendisine eşlik eden Jongin ile göz göz geldiğinde kızardı iyice. Eliyle ağzını kapattı. “Sesli söyledim yine, değil mi?” Jongin kıkırdayarak arkasını dönüp odasına gitti. 

Sehun bütün gece deri kıyafetlerle dans etmenin bedelini şişmiş ayaklarıyla ödüyordu. Davul gibi ayaklarıyla yataktan inmeye hiç niyeti yoktu. Aynada yıkıma uğramış yüzüne bakıp yeniden ayaklarına kitlendi gözleri. "Daha dün Sindrella iken hatta 12 de hizmetçiye dönüşmeyi bile göze almışken bir anda Shrek'e dönüşüverdim işte." 

Yalandan elleriyle ovaladığı ayaklarından umudu kesen Sehun yatağa bırakıverdi bedenini.  Gözlerini kapadığında karşısında Tao vardı. Yavaşça uykunun kollarına bıraktı kendini.

O sırada Tao ise yatakta bağlanmış şekilde gözlerini açtı. Karşısında iki adam kendi aralarında soğuk bir tartışmanın ortasında, uyanan Tao'dan bir haber konuşmaya devam ediyordu.

~~~

Sehun kumların arasında bir piramitte elinde eski bir lamba ile karanlık odalar arasında dolaşıyor, haritanın gösterdiği hazineyi bulmaya çalışıyordu.  Arkadan gelen gizemli çığlıklar ürpermesine neden olsa da yolundan caymaya hiç niyeti yoktu. Boynundaki garip görünüşlü kolyedeki parçayı kolondaki boşluğa yerleştirdi sonunda. 

Kapı gürültüyle ve toz saçarak açıldı. Duvarlardan garip sesler yankılanıyordu, iniltiler Sehun'u koşarak ilerlemeye yöneltti.  Sonunda hazinenin olduğu odayı görebildi. Elindeki anahtar benzeri metali soktuğu sandık gürültüyle açılırken ışık saçıyordu. Sehun arkadan büyük bir bağrış sesi duyup uyandı. 

Nefes nefese kalan Sehun rüyanın etkisinden kurtulabilmek için bir bardak su içti. O sırada yan odada Tao yüzü gözü kan içinde, duvar dibinde sessizce yatıyordu. 

Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )Where stories live. Discover now