13. Bölüm

593 38 18
                                    

Not: Okuduğunuz bir çok cümle ve olay tanıdık gelmeye başladı birkaç bölümdür. Yaşanan olayların aslında nasıl ilerlediğini başka birinin gözüyle anlatıyorum ya da yeni detaylar veriyorum diye bu kısımlar (: Karışan kafanızın  daha çok ipucu bulması için de diyebiliriz. 

Bütün gece teziyle uğraşan Sehun öğleden sonra ancak açabildi gözlerini. “Yine bütün gün uyuma rekorumu egale ettim, kendimle öğünüyorum.” Odasının içine dağılan sıcacık güneş ışınlarına bakıp asık suratını daha da astı. “Yaaa! Ben uyurken şu odaya girmemeni söylemedim mi sana? Yaa! Sana diyorum. Perdeleri, pencereyi açınca noluyor sanki ya? “ Kalkıp açık perdesini örttü Sehun, hesap sormaya çıktı ev arkadaşına.

Odasını toplayan arkadaşı çoktan odayı terk etmişti. “Savaş alanını terk etmek ha, seni çakal seni. Oğlum ben bu yaptığını unutur muyum be! “ Mutfaktan gelen sesleri duymasa arkadaşına söylenmeye dakikalarca devam edebilirdi Sehun. Ama madem mağlup edilecek komutan savaşı başka alana taşıdı gidip yerinde olayı bitirmeliydi.

 ”Yaa! ...” Karşısında mutfak önlüğüyle ortalığı karıştıran Jongin vardı. Esmer delikanlıya bu şekilde yakalanmaktan pek memnun görünmediği belliydi. 

“Uyanabildin sonunda uyuyan güzel. Biraz daha sesin çıkmasa beyaz atıma atlayıp seni uyandırmaya geliyordum. Tabaklara hazırladığı yumurta rulolarını koyarken söylediği cümlenin gittiği yeri fark eden masum delikanlı kızarmayı es geçip direkt pancara dönüşmüştü. Göz ucuyla Sehun'a baktığında sarışının hiçte oralı olmadığını gördü. Darmadağınık saçları, puccalı pijaması ve ayağındaki pofuduk terliklerde oldukça şirin görünüyordu ama bu ilgisizlik. “Dert etme Jongin dert etme.” Salondaki ufak masayı hazırladıklarıyla donatan Jongin, Sehun'un gözlerine bakıp davet etse de sarışın hiç oralı değildi. 

Az sonra oturduğu kanepeden kalkan Sehun mutfaktan aldığı bir fincan kahveyle  yeniden yayıldı  koltuğuna. Güneşin vurduğu elini uzatıp parmaklarını inceledi uzun uzun. Bütün bunları yaparken yanı başında ki Jongin'e arada bir bakıyor sonra “cıkcıkcık” sesleri eşliğinde işine devam ediyordu. “Seni biraz tanıdıysam beni hayal ya da rüya sanıyorsun Sehun shi. Ama cidden karşındayım ve ne yapmaya çalıştığını cidden bilmiyorum. Hemen toparlansan iyi olur yoksa ilerde anlatacak çok garip bir ilişkimiz olacak”

Sehun karşısında konuşan çocuğun söylediklerine tepkisiz kahvesinden içti. Sonra ayaklanıp hazırlanmış masaya oturdu ve yemeklerden yedi. Karnını doyurana kadar sesi çıkmadı arada bir bakışları buluştu sadece Jongin ile.  Son lokmayı da yuttuğunda çocuğa bakıp; “Uuuv! Çok lezzetliydi her şey.” diyerek masadan kalktı. Kendisine şaşkın şaşkın bakan Jongin'in saçlarını kurcalayıp sesli bir şekilde gerindi. 

“Bu deli nereye gitti acaba?  Neyse bugünlük bu yemekler için onu affedebilirim sanırım. Bütün gece çalıştığıma ve işimi bitirdiğime göre bugün yatış!” Yeniden odasına dönen Sehun masasının üstünde kocaman yazılmış notu gördü. “Sakın unutma! Hemen halletmelisin.” 

“Aiish! Ne güzel unutmuştum ben onu. Kendimden nefret ediyorum” diyerek hazırlanmaya başladı. Üzerine geçirdiği salaş kıyafetleriyle evi terk ederken kolundan tuttu Jongin. “Yaaa! Bu kadarı sence de fazla değil mi Sehun-şi” Anlamaksızın baktı Sehun karşısındaki çocuğa. Yüzünü avuçlarının arasına alıp çocuğun gözlerine baktı derin derin. “Ne kadar gerçeksin, ama neden sen?” 

“Kim olmamı isterdin ki?” ağzından çıkıvermişti bu soru. “Saçmalama kralısın oğlum sen!” diye içinden binlerce cümle geçiyordu aynı anda. Sehun biraz dağılmış gözlerini kaçırdı, gözleri yeniden birleştiğinde “Sandığın kadar uzak değilim senden. Seni unutmayı bırak, sensiz geçen tek bir anım bile yok. Güzel yüzünün gözyaşlarıyla yıkanmasına neden olduğum için üzgünüm ama Seni seviyorum.” sözleri yankılandı kulaklarında.

Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )Where stories live. Discover now