14. Bölüm

621 33 26
                                    

Ani fren sesiyle kendisini yakınlardaki ağaca tırmanırken bulmuştu Tao. Hala peşinde olamazdı bu adamlar, ama bu ses de neydi? Dallar arasından zar zor görebildi içeri giren genç adamı. Daha az önce Sehununa sarılan adamdı bu ve elini kolunu sallayarak geri dönmüştü. Az sonra sarışın kapıyı açıp büyük bir neşeyle içeri aldı adamı. Aynı Sehun muydu yani kendisini içeri almamak için çırpınan ile çocuğun koluna girip onu içeri sürükleyen? Bir süre daha bekleyip yavaşça ağaçtan indi Tao. Işık sızan pencereye yaklaşıp ikiliyi izlemeye başladı. 

"Yan yana oturmuş çay içerken yeni evli bir çiftten farkları yok" ağzından dökülen bu cümlelere kendisi de inanamadı. Sehun'un iyiliği için kalbini çıkarıp fırlatmış, sadece uzaktan onu izleyerek kendini aldattığı günlerden sonra şimdi karşısında başka bir adamla, hem de kendisine yaptığı tavırların hiç birini yapmadan oturuyordu.

Hayatında ilk kez birine karşı bu kadar atik davranmış sonuna kadar gidip gururunu ayaklar altına almıştı ama bu adam elini kolunu sallayarak hem de Sehun'un isteğiyle yapıyordu bunları. Kendisine verilmeyen vizeyi alması birkaç dakikasını almıştı sadece. Daha askere bile gitmemiş bir toydu hemde bu adam. Daha bir çocuk... Kendi kendine söylendikçe sinirlendi, sinirlendikçe kendi kendine söylendi Tao. Daha fazla dayanamayıp dudağını ısırdı, cama sertçe vurdu elini.  Camda ki kan lekesini görünce şaşkın halde terk etti bahçeyi.

Ne ara yaralanmıştı, bu kan nereden geliyordu? Yola yaklaşırken gözleri kararmaya başladı. "Hadi be oğlum, iki damla kan gördün diye etkilenecek adam değilsin sen! Dayanmalısın, dayanacaksın." Gözlerinin önünde Sehun ve o herif varken kan kaybından gözlerinin kararmasını düşünmekte nedendi ki? Sevdiği adam onu tek celsede unutmuş yepyeni bir adama kavuşmuştu işte!

Karşıdan gelen taksiyi durdurdu. "En yakın hastaneye!" araba ilerlemeye başladığında bayıldı aracın içinde. Taksi şoförü ise büyük ihtimalle yakınını kaybeden bu genç adam için oldukça üzülmüştü. Kızarmış gözlerinden ağladığı belliydi ve adım atarken bile bu dünyadan uzaklaşmış gibiydi. "Zavallı çocuk! Henüz çok genç ama hayatın gerçeklerine şimdiden göğüs geriyor."

Hastane önüne gelince yorgun müşterisine seslendi peş peşe. Cevap vermeyince inip adamı uyandırmaya çalıştı, ama kalkmadı genç adam bir türlü. Ne yapacağını bilemeyen adam ellerini çocuktan ayırdıktan sonra fark etti elinde ki kanı. Hemen içeriden yardım istedi. 

Az sonra ellerinde tıbbi malzemelerle bir sağlık ordusu kapıda belirdi ve müdahale ettiler Tao'ya.

~~~

Sehun uyandığında koluna değen el irkilmesine neden oldu. Karşısında normal görüntüsünden çok uzak bir çocuk uyuyordu. Etrafta Prens diye nam salan bu keratanın gerçek hali bu masum ve şeker minik miydi yani? Az sonra Jongin ağzının kenarındaki salyayı silip esneyerek uyandı Sehun kendisini izlerken. "Aaaauf! Günaydın Sehun. Omo omo her yanım tutulmuş."

Sehun "Eksilerin fazla olmasına rağmen çok tatlısın sen yaaa, çook tatlıı " diyerek yanaklarını mıncıkladı Jongin'in. Jongin utanmış olmasına rağmen uyku sersemliğinin kendisine verdiği bütün yetkileri kullanarak şımardıkça şımarıyordu. "Kahvaltıyı nerede yapalım? Bütün gece bana işini yaptırıp beni kullandın. Şimdi ödeşme zamanı Sehun-ah. " Sehun az önceki tatlı adamın nereye gittiğini merak ederek ters ters baktı çocuğa. 

Arabaya bindiklerinde “önce okula gideceğiz” sözü ile hayal kırıklığı içinde baktı Sehuna. Saatine bakıp aslında 3 saattir uyuduğunu ve hala çok erken olduğunu fark etti Jongin. Aracını hızla sürdü okula doğru. Sehun'u otoparkta beklerken çalan telefonunun ekranında ki Baekhyun  ismiyle gülümsedi.

Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )Where stories live. Discover now