17. Bölüm

521 33 11
                                    

Myung Soo ve Sung Jong pek ilgi görmedi diye üzülmekteyim arkadaşlar. Media ekledim diye bilgi vermediğim içinde arada paylaştığım videolar gözden kaçıyor galiba. Nasıl bir çift olduklarına bir bakın bakalım belki 3 5 şipır arkadaş kazanırız :3

Myung Soo kocasının tekerlekli sandalyeye binmesine yardım ederken bir yandan mutlulukla gülümsüyordu. Başka zaman olsa güçlü ve yenilmez Sung Jong’u bu halde görmek 

yüreğini sızlatırdı belki, ama tüm bu yaşananların ardından Myung Soo sadece şükredebilirdi, hem Sung Jong çok yakında sandalyelere ihtiyaç duymadan da yürüyebilecekti.

İlk başlarda her şey mükemmeldi. Myung Soo bir ajandı. Sevgilisi de teşkilatın en gözü pek ajanlarından biriydi. Üstelik Myung Soo onun kimselere göstermeye tenezzül etmediği yumuşacık kalbini de iyi biliyordu. Herkesin hayranlıkla uzaktan baktığı adam onundu artık

Anlayamadığı Sung Jong’un ona nasıl teslim olduğuydu, ilk görevindeki tüm şapşallıklarına tanıklık etmiş biri nasıl olmuştu da yelkenleri suya indirmişti böyle? Aslında Myung Soo bir süre sonra sorgulamayı bırakmış ve kolları arasındaki güzelliğin tadına varmayı seçmişti. Yine de aralarında bir şeyler olabileceğine dair umutlanmasına neden olan olayı hatırlıyordu. Her şeyin başlangıcı sayılabilecek kıvılcımdı bu.

İlk görevin ardından Myung Soo, Tao ve Sung Jong'un görev icabı sevgili olduklarını öğrenmişti. Görevi başarıyla tamamlamışlardı aslında ama Myung Soo hala kendini salak gibi hissediyordu. Ertesi gün sabah erkenden teşkilatta olmasını istemişlerdi, heyecanla gösterdikleri ofiste beklerken gerginlikten utanmasa tırnaklarını yemeye başlayacaktı.

Derken kapı açıldı ve içeri Sung Jong girdi. Myung Soo yüzünü buruşturmadan edemedi. Neden bu adam karşısına çıkmak zorundaydı ki? Sung Jong da halinden memnun değil gibiydi. Elindeki dosyayı masanın üzerine fırlatırcasına attı ve "Neden senin gibi bir çömezle uğraşmak zorundayım ki? Görevde olmak varken neden burada beceriksiz bir çocukla uğraşıyorum? Bu da görev diyorlar bir de, ayş çinça!"

Myung Soo kaşlarını çattı ve "İlk görevimde heyecanlanmış olabilirim ama haksızlık etmiyor musunuz?" dedi hala kibarlığını koruyarak. Sung Jong gözlerini devirerek "Heyecanlanmak mı? Neredeyse elimizde patlıyordu. Ayrıca sen yıllarca heyecanlanmamak için eğitim almadın mı?" dedi. Sonra Myung Soo'nun dudaklarının aralandığını görünce konuşmasına fırsat vermedi ve "En temelden başlayalım. Durumunu anlamak için seni birkaç teste tabi tutacağım. Gerçi anlayacağımızı anladık ya neyse. Bana bir şeyler anlat, araya bir kaç yalan sıkıştırmayı unutma. Bakalım yalan söylemede iyi misin? Bir ajan için dövüşmekten bile önemlidir." 

Myung Soo gözlerini devirdi, bu replikleri ezbere biliyordu. Konuşmaya başladı. Aslında bunu daha önce çok daha rütbeli kişilerin karşısında bile kusursuz yapmıştı ama nedense beceremediğini hissediyordu. Eli ayağı resmen birbirine dolanmıştı. Boğazı kuruyor, sesi çatallaşıyordu. Sözünü bitirince batırdığının farkındaydı

Kötü performansını Sung Jong da fark etti tabi ki ve üstüne gitmeye devam etti. Defalarca baştan aldılar. En sonunda Sung Jong patladı ve "Olmuyor Myung Soo, kendini vermiyorsun. Bu halde kimliğini ifşa etmen saniyelerini alır." dedi. Myung Soo küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü, sonra bir an düşündü, ne yapıyordu ki böyle? 

O yetenekliydi. Bu işin eğitimini almıştı. Tüm bunların onun için çocuk oyuncağı olması gerekti, neden bu adam karşısında heyecanlandığını anlamıyordu. Toparlanıp konuşmaya başladı. "Aslında ajan olmamı babam istedi. Erkekler böyle şeylere özenir, bilirsin. Lisede notlarımın iyi olduğunu görünce denemem konusunda ısrar etti. Babam benim idolümdür, o da hayatı boyunca ajan olmak istemiş ama trafik polisliğinden öteye gidememiş. Yine de ailesine kol kanat gerişi beni hep etkilemiştir." 

Ak Kedi Kara Kedi (Sekai ✓ )Where stories live. Discover now