10.BÖLÜM

700 50 3
                                    

"Sana seni seviyorum diye bakan gözlerime, kör... Seni seviyorum dercesine atan kalbime, hissiz... Seni seviyorum deme cesaretini gösteren dilime, sağır olabilir misin gerçekten?.."

Deniz, evin bahçesinin sağ tarafında bulunan çardakta oturmuş bir şekilde dün olanları düşünüyordu. Tam cesaretimi topladım, alacağım her cevaba hazırım, sevdiğim adam için mücadele edeceğim derken Mert'in telefonu her şeyi mahvetmişti. Alev, telefonla konuşurken masaya dökülen suyu silen Deniz telefondan yankı yapan 'Demir'in ve Batu'nun başını bağlayacağız.' cümlesi bezi tutan elini hareketsiz kılarken kalbinin sıkışmasına neden olmuştu. 'Sen yanlış duydun, Deniz. Öyle birşey olamaz.' diyen iç sesi Alev'in hızlı bir şekilde masadan kalkıp 'Mert'in bundan vazgeçmesini sağlayacağım.' derken gözlerinde gördüğü çaresizlik hissi içinde kalan son umut kırıntılarını da yok etmişti. Alev'in ardından kaç dakika masanın önünde ayakta dikilmişti bilmiyordu ama onu kendisine getiren salonda koltuğun üstünde duran ve ısrarla çalan telefonu olmuştu. Arayan Kaan'dı ve söylediğine göre Alev arayıp kendisine herşeyi anlatmıştı. Kendisinden cevap bekleyen arkadaşına ağzını açıp tek kelime edemedi genç kız. Ne diyebilirdi ki? Sonuç olarak Demir'e çok geç kalmıştı.

Masanın üstüne dirseklerini dayamış bir şekilde oturan Deniz dirseklerinin tam ortasında duran telefonun çalmasını bekliyordu sabırsızlıkla. Sabah kendisine geldiği gibi Kaan'ı aramış ve Öykü ile birlikte o partiye gitmesi gerektiğini söylemişti. Neler olacağını deli gibi merak ediyordu ama ne olayları izlemeye gücü vardı ne de oraya gidecek cesareti.

-"Kaan, ara artık. Daha fazla bekleyemeyeceğim... Ne olursa olsun ara, lütfen." dediği an çalan telefonu ile nefesini tuttu. Ekranda yazan isim ise saatlerdir aramasını beklediği Kaan'dı ama eli bir türlü telefona gitmiyordu. Tüm vücudunu ele geçiren korku hissi ile gözlerini sımsıkı kapatan genç kız derin bir nefes aldıktan sonra "Korkak olma, Deniz! Neler olduğunu öğrenmen gerekiyor." dedikten sonra telefonu eline alıp hiç düşünmeden açtı. "Kaan, neler oluyor?"

-"Deniz, benim Alev."

-"Alev! Kaan'ın telefonunun sende ne işi var? Ayrıca Kaan nerede? O bana..."

-"Burada olanlarla ilgili özet geçecekti biliyorum."

-"Nasıl anladın?"

-"Kaan, söyledi. Arayacaktı da ama Öykü bir saniye bile yalnız bırakmıyor. Bende sen daha fazla merakta kalma diye Kaan'ın telefonunu ele geçirip seni aradım."

-"Teşekkür ederim... Neler oldu peki?"

-"Defne ve Batu muhabbeti kurdular ama Batu'yu bilirsin en kısa zamanda kaybolur ortadan... Demir'e gelince..." diyen Alev ile gözlerini kapatan genç kız duyacaklarına kendini hazırlamaya çalıştı. "Buraya hiç gelmedi. Mert, saatlerdir telefondan ulaşmaya çalışıyor ama Demir telefonlarını bile açmıyor."

-"Yani... Demir, o kızla görüşmedi mi?"

-"Hayır, görüşmedi." Deniz, rahatlamış bir şekilde derin bir nefes aldıktan sonra

-"Demir, orada değilse nerede peki?" diye sorduğunda aldığı

-"Buradayım." cevabı ile başını hızlı bir şekilde sol tarafına çevirdi. Demir tam karşısında ayakta dikiliyor ve kendisine oturmak için izin isteyen bakışlar atıyordu. Gözleriyle karşı tarafı gösterdiğinde hiç beklemeden oturan Demir'i izlerken

-"Bilmiyorum ama Demir'i tanırsın şuanda en huzurlu hissettiği yere gitmiştir kesin." diyen Alev ile ilgisini tam karşısında oturan Demir'den telefonda kendisinden cevap bekleyen kuzenine çekmek istese de bu pek mümkün olmuyordu.

Geniş Zamanda SEN - TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now