14.BÖLÜM

685 52 0
                                    

"Gülebiliyorsan sonrasında ağlayacağını... Ağlıyorsan gözyaşlarını silmeyi... Karşılığını bulamıyorsan vazgeçmeyi... Yaşıyorsan öleceğini bilmelisin..."

DÖRT GÜN SONRA

Genç kız, sahil kenarındaki bir kafede oturmuş kendisiyle aynı adı taşıyan denizi izlerken her içine çektiğinde yaralarını yavaş yavaş sarıyormuş gibi hissettiren deniz kokusunu içine çekip yavaşça kapattı gözlerini. Küçük bir çocukken dedesine işaret parmağı denizi gösterecek şekilde durup 'Büyüdüğümde ben de onun gibi olacağım. Güzel ve kocaman.' dediğini hatırlıyordu. Bazen gerçekten kendisini bir denize benzetiyordu. Başına gelen felaketlerden sonra kıyıya sert bir şekilde çarpan, kendisini kötü gösteren çöpleri dalgaları sayesinde kıyıya taşıyabilen, yorgun düşüp düz bir çarşaf gibi hareketsiz kalan hırçın bir denize.

-"Kusura bakma, lütfen! İstanbul trafiği her zamanki gibi İstanbul trafiğiydi işte." derken bir yandan da karşısındaki boş sandalyeye üstündeki montu astıktan sonra kendisine doğru çekip oturan Emir ile kapadığı gözlerini açtı.

-"Sorun değil. Ben erken geldim."

-"Ne kadar erken?"

-"Birkaç saat kadar... Deniz ile baş başa kalmak rahatlatıyor beni."

-"Kim adaşıyla vakit geçirmekten hoşlanmaz ki zaten?.. Sanırım ben hoşlanmazdım." diyen Emir ile tebessüm eden genç kız, meraklı bakışlarını karşısında oturan ve fazlasıyla güven veren Emir'e çevirdi.

-"Konuşmamız gereken önemli konumuz nedir?"

-"Demir ve Demir'e karşı olan duyguların." diyen genç adam ile oturduğu yerde dikleşen genç kız,

-"Sen nasıl öğrendin?" diye sordu.

-"Demir, anlattı... Eminim sende Alev'e anlatmışsındır."

-"Alev'e anlatmadım. Kendisi anladı."

-"İyi gözlemciymiş."

-"Öyledir... Ben aslında ne diyeceğini tahmin edebiliyorum. Bana Demir'den uzak durmam gerektiğini, onun hala Çağla'yı sevdiğini ve kendimi iyi hissetmem için benim daha iyilerine layık olduğumu söyleyeceksin."

-"Hayır, alakası bile yok."

-"Gerçekten mi?"

-"Gerçekten çünkü Demir'den uzak durmanı istemiyorum. Onu kendine aşık etmeni istiyorum." Emir'in ciddiyetle söylediği cümle ile Deniz gözlerini devirip

-"Bu imkansızdan da öte. Yanımda durup, gözlerimin içine bakmaya tahammül edemiyor. Ne yaparsam yapayım bana asla aşık olmaz."

-"Yardım alırsan bir şansın var demektir."

-"Ah, lütfen. Burada dizi çekmiyoruz."

-"Dizi mi?"

-"Evet, şu klasik gençlik dizileri... Bilirsin genç kız bir çocuğa aşıktır ama hiç umudu yoktur ve sonra bir grup tımarhanelik genç bir araya gelir ve kusursuz bir plan yaparlar. Bir anda çocuk kıza aşık olur."

-"Ben o tarz dizileri her zaman umut verici bulmuşumdur."

-"Bende öyle ama bu bende işlemez."

-"Denemeden bilemezsin."

-"Denemek istemiyorum."

-"Anlamadım." Karşısındaki genç adamın şaşkınlık dolu bakışlarına karşılık derin bir nefes alıp

-"Haftalardır Demir'den umut verici bir cevap bekledim ve bunu yaparken voleybol takım kaptanlığımın parmaklarımın arasından kayıp gitmek üzere olduğunu farketmedim bile. Maçtaki iyi performansım sayesinde bu durum rafa kalktı. Tam bunun paniğini ve şaşkınlığını üstümden atamadan Demir gözlerimin içine baka baka 'Benim için bir değerin yok. Sana beni sevmeni söyleyen olmadı.' dedi. Sonra bayıldım. Hemde merdivenlerden çıkarken. Bu bana nefes alırken bile beni rahatsız ettiren bir boyunluk kazandırdı."

Geniş Zamanda SEN - TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now