Düşman Karşılaşması

104 6 9
                                    

Bu bölüm beni ve Ölümcül Savaş'ı sabırla bekleyen herkese ithaf olsun. Sizleri çok seviyorum. Iyi ki varsınız

Keyifli okumalar...

🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽🔽

Hızlı adımlarla tünelden yürümeye devam ettim.

Ne kadar süre Edward uyuyabilir bilmiyorum ama. Gelmişlerdi. Ben çıktıktan kısa bir süre sonra o odaya gelmişlerdi. Hem hissetmiştim. Hemde büyük bir sesle patlama olmuştu. Sanırım kapıyı kırmışlardı. Arkamdan gelen sesle olduğum yerde çivilenmiş gibi kaldım. Bu ses Victoria'ya aitti.

"Alice PRICE. Kaçışın yok!"

Ileriden ışık görününce zihin gücü ile hızlanıp, saniyeler içerisinde o ışığın yanında olmuştum. Yukarıdan ışık sızıyordu. Elimle kapağı ittirdim. Kapak açılınca hızla kendimi yukarı çektim. Ellerimin yardımıyla çıktım. Kafamı çıkarınca karşıdan gelen arabayla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Ani bir refleksle kafamı aşağı çektim. Araba tam üzerimden geçmişti. Burası bir anayoldu. Ve arabalar vızır vızır geçiyordu. Aşağıdan gelen sesler yaklaşmaya başlamıştı. Uygun bir an bulup kendimi kendimi yukarı çekmeye hazırlamıştım ki bacağıma saplanan acı ile yüzümü buruşturdum. Kollarımda da güç kalmamıştı. Birden kontrolümü sağlayamadım ve aşağıya düştüm.

Gözlerimi açıp, karşıma bakınca kalabalık bir grup gördüm. Bunlar Mortallardı. Hepsi bana nefretle bakıyorlardı ki bende öyle. En önlerinde ise Victoria vardı.

Victoria kahkaha atmaya başladı ama bana göre anırmaya. Yüzümü buruşturdum. Sonra o cırtlak sesi ile konuşmaya başladı.

"Sana kaçışın olmadığını söylemiştim."

Gözleriyle bacağımı gösterince, bacağıma saplanan acının nedenini anladım. Bu aşağılık yapmıştı.

Yavaş adımlarla bana gelmeye başladı.

"Hatırlarsan sana bir sonraki karşılaşmamız da kurtulamayacağını söyledim. Ki öyle de olacak PRICE."

Kafasını sağa yatırıp, gülmeye devam etti.

"Aa bizim küçük kızımız yalnız ve savunmasız mı kalmış?"

"Ne yazık ki değil Victoria!"

Birden gelen sesle Victoria arkasını dönerken, ben şok olmuştum. Çünkü bu ses...

IAN..!

Victoria'nın yavaşlayan hareketleriyle, korktuğunu anladım ama bize hissettirmiyordu yani öyle sanıyordu ama ben hissediyordum. Deli gibi korkmaya başlamıştı.

Odaklanıp Victoria'nın zihnine girdim.

"Aa bizim zavallı cadımız korkmuş mu?"

Victoria'nın sinirli bakışları bana dönerken, ben gülüyordum. Düştüğüm yerden destek alarak ayağa kalktım. Zaten bacağımın acısı da geçmişti.

Bakışlarım Ian'ı bulunca, kocaman gülümsedim. Yine beni kurtarmayı başarmıştı. Arkasına baktığımda Aaron ve Luke dahil olmak üzere herkes buradaydı. Işte o an ne kadar büyük bir hata yaptığımı anladım. Bölgeyi terk ederek çok büyük bir hata yapmıştım.

Yazar'ın ağzından; (şaşırdınız değil mi?😂)

Karşılıklı iki topluluk birbirlerine çok büyük bir nefretle bakıyorlardı. Yüzyıllardır birbirine düşman olan bu topluluk daha öncede savaşmış ve her iki tarafta çok büyük ve ağır kayıplar vermişti. Ama bu sefer işler farklıydı. Bir taraf köşeye sıkışmış, bir tarafsa köşeye sıkıştırmıştı.

Ölümcül Savaş: Gölgeler Dünyası Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt