ON GÖZLÜ KÖPRÜ

45.3K 1.6K 38
                                    

Zehra'nın anlatımından

Diyarbakır'a geldiğimde ne hissettiğimi bilemedim. Rüzgar suratıma vurdukça son 1 hafta da neler yaşadığımı ne için burada olduğumu düşündüm. Gerçek ailem için. Beni hiç aramayan gerçek ailem. Valimizi çekiştirdikten sonra taksiye binerek bir otele gitmesini söyledim.

Otele geldiğimde parayı uzatarak taksiden indim. Babamın burda da bir  evi vardı ama uzun süre kalmayacağım için oteli tercih etmiştim. Babamın buradaki evinden bir araba getirttim. Hemen gidip yüzleşecek halim yoktu. Belki de bana inanmayacaklardı.

Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti daha fazla dayanamadan arabanın anahtarlarını alıp otelden  ayrıldım. Burada on gözlü köprü adında bir yer olduğunu duymuştum oraya gitmek için navigasyona adresi girdim. Hava daha yeni aydınlanmak üzereydi. Ve etrafta kimseler yoktu. Yol kenarına bir yere arabayi park edip köprünün üzerine doğru yürüdüm.

İlerledikçe birinin ağlama sesini duyuyordum. Ses daha da yaklaştıkça benim yaşlarımda bir genç kızın köprüden aşağı bakarak ağladığını gördüm. Sanırım intihar edecekti. Hemen yanına koştum.

"Dur ne yapıyorsun.?"

"Sen kimsin git burdan."

"Bak benim adım Zehra. İn ordan aşağı ne derdin varsa konuşalım halledelim."

"Hayır git burdan beni yalnız bırak. "

"Adın ne senin bakalım güzelim adını söyle bana. Böyle olmaz."

"Ne yapacaksın adımı. Hade git buradan.Bu anı izlemek istemezsin."

Kız tam bir adım daha atmıştı ki hemen elinden tuttum. Gözlerini kaldırıp bana baktı.

"Ne olur kurtar beni.!"

Sanırım oda çoktan pişman olmuştu bu yaptığından.

"Korkma. Dur seni kurtaracağım tamam mı. ?"

Kız sürekli ağlıyor daha fazla debeleniyordu. Ve bu beni yormuştu ellerimi hissetmiyordum artık.

"Tamam sakin ol güzelim adın ne senin.?"

"Azize."

Duyduğum laf bir an duraklamama neden olsa da  daha sıkı sarıldım kıza koskoca Diyarbakır da intihardan kurtarmaya çalıştığım kız kardeşim Azize olamazdı herhalde.

Yukarı doğru çektiğim de ikimizde köprünün üstündeydik çok şükür. Azize bana sarılarak ağlamaya başladı.

"Beni sevmediğim biriyle evlendirecekler ne olur bana yardım et." dedi Azize.

"Nasıl olabilir böyle bir şey.? Eger sen bunu istemiyorsan kimse seni evlendirmez. "

"Buraları bilmiyorsun Zehra. Adetlerimizi törelerimizi bilmiyorsun. O yüzden böyle rahat konuşuyorsun." Diyerek daha çok ağlamaya başladı.

"Tamam sakinleş önce bir en baştan anlat bana Azize. Neler oluyor.?"

"Gitmem lazım. Eğer yokluğumu fark ederlerse bu sefer cezam ölüm olacak." dedi. Ve hızlıca koşmaya başladı. Bende peşinden koştum ama hava henüz aydınlanmadığı için onu kaybettim.

Geri araba doğru yürüdüğümde az önceki olanlar ile aklım karma karışık olmuştu.

Bugün kesinlikle gidip ailemle yüzleşecektim. Aklım hala Azize de kalsa da otele gidip bir duş aldım. Kahvaltımı yapıp tekrar arabama bindim. Küçük eski bir evin önünde durduğumda dosyadaki adrese geldiğimi fark ettim.

Derin bir nefes alıp arabadan indim. Önümde büyük bir kapı vardı. Sanırım önce bir hole açılıyordu. Bir adım atmıştım ki birden durdum. Acaba doğru mu yapıyorum diyerek düşündüm. Beni bu zaman kadar arayıp sormayan bir aileyi neden bu kadar merak ediyordum.

Daha fazla düşünürsem vazgeçecek tim. Ve elimle tahta kapıyı iterek bir hole indim. Karşımda kırklı yaşlarında bir kadın çamaşır asıyordu.. Kadın beni fark edince bana doğru yürümeye başladı. Kalbim yerinden çıkacaktı adeta.

"Buyur kızım kime bakmıştın.?"

"Ben. Şey ben."

İki lafı bit araya getirrmiyordum ki içeriden diğer aile üyeleri de çıktı. Azize de oradaydı. Kahretsin.! Azize onun kardeşiydi ve onu daha bulamadan kaybedecekti.  

Adamda karısının yanına gelip bu kim diye sordu.

"Benim adım Zehra."

Deyince adam ve kadın göz göze geldi.
Kadının gözleri dolarken sessizce kızım dedi.Kimseden ses çıkmayınca devam ettim.

"Buraya gelmek benim için çok zor oldu. Ben çok küçükken buradan alınmış ve İstanbula götürülmüşüm. Yani sizden çalınmış bir çocuğum."

Derken sesim titremiş ve gözlerim dolmuştu.

Adam sinirli bir şekilde üzerime yürürken bir yandan da bağırıyordu.

"Neden geldin buraya.!"

"Ben sizi görmek istedim. Gerçek ailemi tanımak istedim."

"Bakıyorum Ahmet Bey verdiği sözü tutmamış.. "

Dediğinde şok olan ben olmuştum. Babamı nerden tanıyordu. Hani babam beni çarşıda bulmuştu.

"Ahmet babamı nerden tanıyorsunuz?"

"Nasıl tanımam bu zamana kadar ondan nasıl para koparırdım yoksa.?"

"Ne parası ne diyorsun sen.?!"

"Yoksa baban sana anlatmadı mı? Ben seni ona sattım. Yazık zavallı adamın çocuğu bile yoktu. Seni görünce gözleri parladı. Gizlice seni izledim uzaktan.Kucağına alıp gittiğinde ise takip ettim ve para karşılığında onun olabilicegini söyledim ona."

"Mal mıyım ben ?! Eşya mıydım da beni sattın.! Neden bunu bana yaptın be adam.!"

Herkes bizi izliyordu. Annem olduğunu düşündüğüm kadın ağlarken Azize  yanıma koşmuştu. Baran ise sadece bizi izliyordu.

"Bende bu kadar kız varken ne yapacaktım seni.!?"

"Bir ben mi fazla geldim size ha bir tek bana mı bakamadın.!"

Gözlerim kararırken Baran ' ın bana doğru koştuğunu gördüm sadece. Sinir krizi geçiriyordum. Vücudum benden habersiz titriyordu.




 ZEHRAZAD [ TAMAMLANDI ] Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum