DÜĞÜN

37.2K 1.2K 65
                                    

Ne unutabildim
Ne yaşayabildim
Ne avutabildim kendimi
Ne alışabildim
Ne kavuşabildim
Ne haykırabildim ben seni

....

Azad ile en son hastane de konuşabilmiştim. O günden sonra ne sesini duymuş, ne de onu görmüştüm. Bu olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Ve iki aile de çoktan düğün hazırlıklarını tamamlamıştı. Bugün benim kara günümdü.

Neden.? Allahım neden bu genç yaşta bu kadar şiddetli bir kaderi içime üfledin.? Oysa ben kendimi çok güçlü ve cesur birisi sanırdım. Son bir ay içinde üst üste yaşadıklarım beni aciz bir insan yapmıştı artık.

Sevgi Hanım elindeki gelinliği odaya bırakıp çıkmıştı. Bu gelinlik benim kefenimdi. Yaşlı gözlerimi ellerimin arasına alıp, bir an ölümü düşündüm. Kim bilir ne kadar güzeldi şimdi ölüm. Toprakta huzur içinde uyumak.

Eve geldiğimden beri kimseyle konuşmamıştım. Beni canlı canlı ölüme hazırlayan insanlarla ne konuşabilirdim ki.?

Azize gözleri yaşlı içeri girdiğinde goz yaşlarımı silip ayağa kalktım.

"Ablam ne olur affet beni. Benim bir suçum günahım yok."

Onun bir suçu olmadığını biliyordum. Ama  benim ne suçum vardı. Hiç bilmediğim tanımadığım bir adamla evlenmek için nasıl bir günah işlemiştim ben.? Sonradan öğrenmiştim ben ortaya çıktığımda evin en büyük kızı ben olduğum için ben evlenmeliydim o davar Ağasıyla. Tabi bunda şirkette ki konuşmalarımızın da büyük bir payı vardı. Her gün ama her gün bu evden kaçmaya çalışsam da sonuç hep hüsrandı. Azad denen davar her yere adamlarını dikmişti. Düğüne kadar burnumu bile çıkaramadım bu odadan.

"Sen benim ablamsın. Canımın taa içisin. Bana da onlara davrandığın gibi davranma ne olur. Ben istermiydim hiç böyle olsun. Öl de öleyim abla."

Sıkıca sarıldım Azize' ye. Bu eve geldiğimden beri tek dayanağım bu kız olmuştu. Ne annem ne babam ne de Baran. Hiç biri onun hissettirdiklerini hissetirmemişti bana.

"Biliyorum Azize. Biliyorum canımın içi. Kaderim böyleymiş demek ki."

.....

Gelinliğimi giydikten sonra odadaki küçük aynadan kendime baktım. Ben Zehra Alpay, Ahmet Bey'in küçük kızı şimdi hiç tanımadığı bir adamla hayatını paylaşmaya gidiyordu.

Dışarı da davullar çalıyor gençler silahlara ateş ediyorlardı. Baran koluma girip kapının girişinde bulunan Azad'a götürdü. Gözlerim ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. Adım atacak bile dermanım yoktu.

Arabaya bindiğimizde Azad suratıma bile bakmamıştı. Onların konağının önüne geldiğimizde arabadan inip yanıma geldi.Azize de hemen arkamdaydı.

Baran ve Dicle bizden hemen sonra gelmişlerdi.Dicle o kadar mutluydu ki gözlerinin içi gülüyordu. Benim ise ruhum ölüyordu burada. Sevdiğine kavuşmuştu ne de olsa benim mutlu olup olmamam gram umurlarında değildi ki.

Azad kalabalığın ortaya geldiğimizde duvağımı kaldırıp önce gözlerimin içine baktı. Daha sonra alnımı öptü. Gözümden bir damla yaş aktığını hissettim. Hemen kafamı eğip kimsenin görmemesini sağladım. Ama Azad bunu görmüştü.

Bizim için hazırladıkları masaya doğru ilerledik. Çevremizde ki insanlar halay çekiyor. Kadınlar zılgıt çekiyordu.

Vakit geldiğinde bizi odalarımıza çıkartmışlardı.Ellerimle gelinligin kenarlarını sıkıyordum. Nefes alıp vermeye çalıştıkca içimdeki sızı git gide büyüyordu.

Azad odaya girdiğinde kafamı kaldırmadım. Karşıma kadar gelip durdu.

"Kaldır kafanı. "

Kaldıramadım. Onun yüzünü bile görmek istemiyordum. Sıkıca çenemden tutarak kafamı yukarı kaldırdı.

"Sana kafanı kaldır dedim.!"

Gözlerimden akan yaşları gördükten sonra sinirle soludu.

"Ağlama artık. Ağlama. !"

Azad bağırdıkça boğazımdan bir hıçkırık çıktı. Ellerimle ağzımı kapatıp sesimi kesmeye çalıştım. Ama nafileydi bu beni daha çok aglatmıştı.

"Soyun." dedi duygusuzca.

"Soyun!!"

 ZEHRAZAD [ TAMAMLANDI ] Donde viven las historias. Descúbrelo ahora