Kuş uçmaz kervan geçmez dağlar evim,küçük bir tulum yatağım,üzerime zimmetli asker postallarım yastığım,gece ise yorganım olmuştu artık.
Sırtımda taşıdığım en az otuz kiloluk sırt çantam en yakın arkadaşım,elimdeki tuttuğum ve hiç yanımdan ayırmadığım G-3 sevgilimdi..Taşıdığım kıyafet namusum,başıma taktığım mavi berem gururum,gölgesinde yaşadığım al kırmızı bayrağım ise şerefim ve namusumdu.Ve biz de vatanı,milleti,bağımsızlığı için savaşan şanlı Türk ordusu,şanlı Türk komandosuyduk.
Gözlerimi kapadım ve bahara anlam katan kuş seslerini dinledim.Sonra da uçsuz,bucaksız bu dağlarda can bulan çiçek kokusunu içime çektim.Bahar..Yine tüm güzelliği ile gelmiş,kışın insanın ruhunu donduran dağlara renk getirmişti..Yalnız değişmeyen tek bir şey vardı.Bu dağlar ne kadar renklenirse renklensin gerçek hiç bir zaman değişmezdi..Burası tehlikenin kol gezdiği,kalleşlerin pusu yatağı,korkakların ise ölüme mahkum olduğu bir yerdi.Burası cehennemdi.Burası Vatanı uğruna şehit olan onlarca askerin mezarıydı.Burası evlatsız kalan anaların,yarsız kalan kadınların ocağıydı.Burası Vatan'dı.Burası al kırmızı bayraktı...Burası intikamdı..Burası her şeydi...
Derin bir nefes aldım ve bir saniye bile aklımdan çıkmayan düşüncelerimden sıyrılıp gözlerimi açtım.Hafta sonuydu ve ilk kez bu kadar rahat bir uyku çekmiştim.Rahat uyumuştum çünkü günlerdir sırtım yatak yüzü görememişti.Neredeyse on beş gündür görevdeydik ve daha dün gece birliğe dönmüştük.Yumuşacık yatağın,ayaklarımda bot olmadan ve en önemlisi çorapsız uyumanın keyfini ilk kez bu denli iliklerime kadar hissetmiştim.
Fakat bunun dışında günü en güzel kılan şey öğleden sonra yapılacak olan ve hafta sonları gelenek haline gelen mangal keyfiydi.Kimilerine göre çok basit gelebilirdi bu.Hatta aşırı derecede komik..Ama bizim için bu dağ başında yapılan ve yapılmakta olan en güzel faaliyetti..Tabi başka faliyetlerimiz de vardı.Mesela en güzel faaliyetimiz eğitimdi.Pestilleri çıkasıya kadar süren eğitim..En büyük hobim onları eğitmekti.Çünkü ben ''eğitimde merhamet vatana ihanettir'' düşüncesini benimseyen acımasız biriydim...
"Komutanım"
Serin havayı içime çektim ve üstümdeki yorganı kenara itip ayağa kalktım.Kapıdan giren askere aldırmadan pencerenin camını açtım ve mis gibi tertemiz havanın ciğerlerime dolmasına izin verdim.Daha sonra da arkamı dönerek konuşmaya başladım.
"Gel adanalı gel"
"Ali Akkuş Adana bir durum arzedebilirmiyim komutanım "
"Rahat ol"dedikten sonra tekrar pencereden tarafa döndüm ve karşı dağın eteklerini izlemeye başladım.Birlik küçük bir köyün en yüksek tepesindeydi fakat bu tehlikenin olmayacağı anlamına gelmezdi.Geçişe bakıldığında saldırıların hep karşı dağdan geldiğini biliyordum.
"Yeni gelen er'ler kaçta içtimaya hazır olsunlar?"
Acemi birliğine katılıp bir ay eğitim gören askerler şimdi usta birliğine gelmiş,görevlerini en kutsal şekilde yapabilmek için her şeylerini geride bırakmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Aşık
General FictionBir kar yağar ince ince Komandonun hali nice Bir operasyon var bu gece Vur vur dağcı komando Vur paraşütçü komando (Komando Marşı) **** ATEŞOĞLU aşiretinin varisi,üçüzlerin en çatlağı,lafını esirgemeden konuşan,kimseye eyvallahı olamayan ve en öneml...