FİNAL

19.5K 983 148
                                    

Bu hikaye için son kez yazıyor olmanın burukluğu içindeyim. Final konuşmam ve bilgilendirmeler sonda.

İyi okumalaar! Umarım beğenirsiniiz! 

-BARTU’NUN AĞZINDAN-

“Ne demek Deniz hala onlar için çalışıyor?!”

Mert’in anlattıklarına inanmak istemiyordum. Karımın benden yıllardır bunu saklamış olmasını istemiyordum!

“Mert, ne demek bu?! Deniz bana söylerdi!”

Başını iki yana salladı. “Sizi tehlikeye atmak istemiyordu, aranızın da bozulmasını istemiyordu. Ama bırakamadı Bartu, yapamazdı. O Kurşun, o bir anda her şeyi bırakamazdı. Bırakamadı da. Barış doğduğundan beri daha az bu işlerin içindeydi. Ama bize en son bir ay önce tamamen ilişkisini kesmek istediğini daha fazla bunu yapamayacağını senden bir şey saklamak istemediğini söyledi. Çok gerekli olmadıkça onu aramamızı söyledi.”

Bu yine de içimi rahatlatmıyordu!

Deniz, benim Deniz’im benden gizli işine devam ediyordu demek. Benimle gelmiş ama patronlarını da bırakmamıştı. Her işlerini yine halletmiş ama bana çaktırmamıştı. İnanamıyordum… O hala Kurşun’du.

Yine de bu onları kurtardıktan sonra düşünülecek bir şeydi. Başımı iki yana salladım ve zorlukla konuştum. “Bunu sonra konuşacağız. Şimdi şu Serkan’a dönelim. Bir an önce onu almamız gerek.”

-DENİZ’İN AĞZINDAN-

Umut omzumun acısı azalmadan bıçağı koluma kaydırıp çizikler atmaya başlamıştı. Bu az önceki derin yara kadar canımı yakmıyor olsa da dişlerimi sıkıyordum acıdan. Aynı işlemi diğer koluma da yapıyordu.

Canım acıyordu ama hiçbir şey yapamıyordum. Daha ne kadar devam edecekti buna? Elimden hiçbir şey gelmiyordu ve delirmek üzereydim. Kendime kızıyordum. Benim ve oğlumun başına gelen her şeyden sorumluydum ve bu da benim cezamdı. Buradan kurtulur kurtulmaz bunları ona ödetecektim ama önce Barış’ı buradan çıkarmalıydım.

Ama bunu ben yapamazdım.

Bayılamazdım, Barış’a ne yapacakları belli olmazdı.

Bağıramazdım, ona bu zevki yaşatmayacaktım.

Bir yolunu bulsam bile buradan kalkamazdım, Barış’ım içerideydi.

Bartu… Gel artık, lütfen…

Bir anda açılan kapıyla gözlerimi açmıştım. Herkes kapıya bakıyordu.

Bartu!

Kucağındaki oğlumuzu hemen yanındaki kişiye uzatıp içeri dalmıştı. İçerideki iki adam ne olduğunu anlamadan kurşun yemişlerdi Bartu’nun arkasından içeri dalan Olcay’dan. Bartu çoktan Umut’un eline nişan alıp silahını ateşlemiş sonra da gelip ona sağlam bir yumruk geçirmişti. Adam yere yığılırken yanıma geldi. Olcay da gelmişti, yanlarında gelen adamlar Umut’a yaklaşmıştı.

Umut çoktan telefonuna sarılmıştı ama Bartu hemen ona bağırdı. “Kimseyi çağırma! Serkan’ı getirdik!”

Umut telefon hala kulağındayken sordu. “Nerede?!”

Bartu, arkasından gelen adamlara işaret verdi. Serkan birden elleri bağlı içeri getirildi. Umut telefonu kulağından çekmişti ve ekrana dokunum kapatmıştı. Yüzündeki gülümsemeyi gördüğüm sırada bileklerimdeki baskının yok olduğunu fark ettim.

KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin